-atmosferimi kuşatan köhne bir yalnızlıkla

boğuşmak durumunda kaldığım için bütün bu yazılanlar-


var olmak sürdürülebilir bir intihardır

yalnız kalmaya mecbur bırakılmak

ruhun bedende saklanması gibi bir o kadar manidar

oysa şimdi,

ruhumun varlığından emin değilim.


kendi içindekileri niye en uzağında arıyorsun?

uzaklara ait hissediyorsun

tıpkı göçmen kuşlar

limanı inkar eden gemiler gibi

uzaklara gittikçe büyümekte yalnızlığın


gözlerinden akan kandiller yakar bağrımı

ve suya acıkmış yüreğim dağlanır

nereye gidersen git

kendinden ücra bir yer bulamayacaksın

ama bulutlarım seni sarmalamak için ağlamaya hazır


katalepsinin meskûn ve meşhur olduğu bedenimde

rüzgâra ve doluya direnen filizlenmiş tomurcuk gibi

büyütmeye çalışıyorsun beni

ama unutuyorsun ki benim kemiklerim hiçliğe mensup


ey, inanç!

düşün bu kelimenin ağırlığını

seni hayatın gerçekliğinden uzaklaştıran ve uyutan

hayatta kalma gücünü veren

inanç...

eğer inansaydım herhangi bir şeye

bu kadar huzursuz olmazdım

fakat ben,

bu dünyada inanılacak hiçbir şey bulamadım.


ihmâl ettiğin her şey çürümeye başlar

sen yüreğini unutma,

hikayen burada başlıyor çünkü



simdi dağlar deviriyorum

mutlak bir yalnızlığa bulanmak için

atmosferimi çöle çeviriyorum

peygamber hırkası üzerimde

yine de içimde kalan dünlerin ağrısı

beni mutluluğumdan uzak bırakıyor


bu devinim bu benliğimden menkul şehevat

kanımı dolduran nihilizm

ceplerimde hayasız melun

lanetlenmiş yalnızlığım

beynimi kemiren amnezi

hikâyemin bitmediğine işaret


bilmek,

canını acıtacak elbet

her gerçeklik canını yakacak

örselendikçe,

öğreneceksin insan olmak ne demek.


kamburluğumu kabullendim

ağrılar ve bulantılar

benim varlığım bu kadar

zehir gibi damlıyor içime zaman geçtikçe

yaşamın bulantısı

bunca şeye rağmen kanım şaraba dönüşüyor

İkarus sözgelimi kanatlarına küsmüşse

bu hikayeden çıkarım ve vasiyetimi repolara yazarım



ben var olarak intiharıma devam ediyorum.



Resim : Domenico Psion - Ora Pro Nobis, 2018