Ben tanrısızlara benzemem.
Kafirliğimle şeytana benzerim
Onu yoksamam
Görmezden de gelmem
Derin bir aşkın mukadder sonudur bizim ilişkimiz.
Sözcüklerin bile dile gelirken ürktüğü duygular beslerim ona.
Ayağı tökezlesin isterim
Düşleri kırılsın
Derin uykuları bozulsun
Ağzının tadı kaçsın
Onun gözleri üzerimdeyken
Edepsizlik etmek daha cezbedicidir
Hoşlanmadığı ezgiler ezberlemek
Küs olduğu putları kutsamak
Ve en yakın dostu olmak
İlk âsinin.
O varlığın tüm hafifliğini haşarı bir çocuk gibi bozar
O huzur bozan, ruhu irite eden, ulaştığı yerlere cüzzamlı hevalar yayan, miskin ruhların ayaklarını sinsice gıdıklayan, köhne mabedlerin uğultulu ilahileriyle elini sessizliğin kanına bulamıştır.
Şeytanım kafir ruhuma şöyle öğütler verir :
"Onun yokluğu varlığından daha kötüdür.
O olmasa, tadına baktığımız hiçbir şeye isim verilemezdi. Karın ağrıları, mide bulantılarıyla kusmuklar içinde yüzer başımıza ne bok geldiğini de bilmezdik.
Lağım kokumuzla, kıvrak dilimizle, beyinlerin ırzına geçmeye, bize ondan bir musibet olan sevgiyi hoş bir koku gibi sürünüp dişimize göre bir budalayı avlamaya üşenirdik.
Bükük belimize, hörgücümüze rağmen, üstüne bir de ne idüğü belirsiz merakımızı yüklenip, kendi çizgimizin dışına taşmak bize zor ve ürkütücü gelirdi.
Tüm bu iniltilerin bir adı varsa
O kulağımıza fısıldamaya karar verdiği içindir.
Bir şeylere anlam vermek, yahut bir hayalet arar gibi gizli bir anlam aramak, gözlerimiz önünde sonunda ona kaysın diye bize yutturduğu bir palavradır."
"""Bir gün seytanıma sordum
Neden saygını yitirdin ona
Sonra gözlerinin içine baktım
Ve şu gerçeği hatırladım
Çünkü bir zaman şeytanım onu
Izdırap içinde inleyen
Çıktığı deliğe dönmek için
Kan ağlayan ruhun yakarışı karşısında
Kikirderken görmüştü