Ilgıt Ilgıt bir rüzgar yokluyor insan yüreğinin Yusuf kuyusunu. Sabırla ruhunu beslemiş bir vakit dünyadan kaçmış. Varılacak bir serap ,sarılacak bir düş değil onun için bu zamanlar. Gövdesi çiçeklenmiş bir dünya değil gördükleri bir zaman yanılgısı belki de yanlışı. Ama yine de insan var olduğu bedeni ,zamanı unutur mu?

Bir kitapta kalmadan, bir türküye misafir olmadan bir tele dokunmadan edebilir mi diye düşünüyor. Acemi bir kaçış bu fark ediyor.

Özlediği bir an geliyor gözünün önüne sarı buğdaylar arasındaki o çocuk gülüşünü, dört mevsim bahar kokan hasretini duyuyor. Aynada bir anda olsa o sarı zaman görünüyor, belki de özleyip kaçtığı zaman bir aynada yeniden diriliyor geçmişin atlası gibi gelip yüzüne kıvrılıyor. Yeniden başlıyor orada, buğday başaklarının tozu gamzesine bir göl gibi düşüyor. Geçen yıllara yeniden yazıyor ,bir kez daha başlıyor en baştan. Tele değiyor yüreği yeniden özlediği bir avaz bir bahar için.

Geçti bahar geldi yazın

Turnam senin sunam senin

Sinemi deler avazın

Turnam senin sunam senin