22.06.22

(Gece yarısını geçti, bilmiyorum.)


Elimdeki bu yaşam ile, bu hayat ile ne yapacağım bilmiyorum. Ne yapabilirim, onu da bilmiyorum. Yaşayamadığım belli ama. Ondan emin gibiyiz sanki. Değil mi? Değilsek şu anki yaşanan her şeye yaşamak dememiz gerekir. Eğer öyleyse bile ben buna “yaşamak” demek istemiyorum. Yalnızca hayatta kalmaya çalışıyoruz şu an. 


Aslında yaşamak nasıl bir şey, onu da bilmiyorum sanırım. İstediğimiz, zevk aldığımız şeyleri mi yapmalıyız? Peki ya sorumluluklar ne olacak bu sefer? O verilen sözlere ne olacak değil mi? Eğer öyle yaşarsak başkaları için yaşamış olmayacağız ama. Bu da “başkaları” için iyi bir durum olamaz. 


İş hayatındaki o iki hafta için tüm seneyi heba etmek istemiyorum açıkçası. Fakat bunun dışında nasıl bir yol izleyebileceğimi de göremiyorum. 


İyice kendimi sıkışmış hissediyorum. Bu şehirden dışarı çıkamıyorum, bu şehirde de olamıyorum. Var olmayı geçtim zaten. Burada varım da diyemiyorum. 


Herkesin bir kendi hayatı olduğunu bazen unutuyorum. Yanımdaki insan(lar)a göre yaşıyor halde buluyorum kendimi. Tamamen savruluyor gibiyim. Belki bu da benim anlamlandırmaya çalışma biçimimdir. Yine emin olamıyorum işte. Bir zaman hayatımda büyük bir dönüm noktası olacak gibi. Ama o zamana kadar savrulmaya devam.