Bir pazar ertesi, kara bulutlar ve kara bulutların hızla düşen gözyaşları, çığlıklar, bozuk yatak dolu küllük, kirli maske.
Yarım mum, kenarı büsbütün erimiş, boş paketler, derin havuz/ boş umutlar, sığ okyanus
Tozlu seccade, uğultulu yalvarış, canım annem, kırık biberon, küçük büşra
Gözlerde kan var...
Dünler ve güz
Eller ve siz
Sayın mete;
Pek tabii hakkınızdaki her şeyi biliyorum
Kaygılarınıza hakimim
Ve korkularınızı anlıyorum
Ama yeter
Çok rica, hatta istirham ediyorum
Konuşmayın, anlatmayın bana hiç bir şey
Yüreğinizdeki karamsarlığı bırakın bi kenara
Düşünün!
Düşünmeden düşünün
Ya da sessiz düşünmeyin
Artık yeter!
Haybeye bana saldırdığınız
Sadece beni üzdüğünüz
Etrafınızdaki sizi sözde dinleyenlere güvensizliğiniz
Hiç kimseye, kimselere güvenmeyişiniz
Niyetiniz; dahası bu niyetle yaşamaya devam edişiniz
Bütün bunların kahrını ben mi çekmek zorundayım?
Geçmişle hesabınız
Yaralarınız
Aşklarınız ve aşk acılarınız
Mutluluklarınızdan bile gına geldi
- Bence siz artık yaşamayınız -
Ki ben de rahat bi nefes alabileyim
Son nefesimi rahatça alabileyim
Oyunlar ve kozlar
Dünler ve umut
Küçük hesaplar
Büyük yanılgılar
Bırakın ardınızda
Ve gidin
Emin olun sonsuz mutluluk vaadediyorum size
Ya da bu kadar üzülmeyeceksiniz en azından
Ve beni de üzmeyeceksiniz de
Bırakın bu fikirle yaşamayı eyleme geçirin
İnanın böyle yaşamak daha zor
Kendimden biliyorum
Hatta sizden
İnanın zor
Yalvarırım bi dur deyin artık buna
Bakın kapanmıyor, kapanmayacak o yara
Bırakın ne varsa elinizde avucunuzda
Gidin
Beni
Bırak
Bırak
Beni
Beni
Bır -
- Ak
Ar -
- Ak
Git!