Son, sadece son bir çareymiş gibi içeride boş bulduğu kanepeye ağır adımlarla vararak büsbütün acı çeken bedeniyle uzandı. Sırılsıklam olmuş üstünün bıraktığı izler yağmurun içeride başladığını sonra dışarıya çıktığını sandırıyordu. Gecenin, üstündeki yorgunluğu ve uykusuzluk tesiriyle sırtüstü seyre daldığı tavanı gökyüzüne benzetiyordu hatta kollarını yanlara açsa tek bir kolunun havada asılı oluşu rüyada uçuyormuş hayaline kaptırıyordu onu. Kısık gözleriyle boya badanadan yoksun tavandan uzun mücadelenin ardından salonu ve sızmanın bir yolunu bulmuş yağmur damlacıklarının düştüğünü fark etti. Yine benzer seferlerdeki gibi tekrar etmeye başladı.


Bir hayli yıpranmış evin inşa aşamasından başlayıp büsbütün kusurları gözler önüne seriyor başkalarının hatalarını yüklenmeye hatta üstlenmeye kalkışıyor ardından tavanın gökyüzüne benzemesine dair birçok delili istemsizce kendine sayıyordu. Kirli, beyaz bir eski boya uzayıp gidiyordu bütün odalara, sonra sızan damlalardan azı başına düşüyor zaten dışarıda ıslandığından bunun farkına bile varmıyordu.


Salon boyunca serili desenlerle süslü bir halıya belli belirsiz izler bırakmıştı. Bunların yanında lambaya tutunarak aşağıya düşen yağmur parçaları beraber hücum edince lambanın ışığını kesiyor ve önü bulutlarla örtülmüş güneşe çeviriyordu ortalığı. Sanki bugün bir anda mevsim değişmiş Yağmur gittikçe bastırıyordu hem de yaz ayında rüzgar ve yağmurun zorladığı pencere birazdan kırılacakmışçasına darbelere maruz kalıyordu salona atılan adımlardan itibaren kanepenin önüne varan ıslak ayak izlerini takip edince bu ihtiyarın ruju olan genci adamı karşı karşıya kalınıyordu. Uyuşukluğunu gidermek için kendini atadığı vazifelerin başına geçecek oluyor ama bitkin bir vaziyette kalıp olduğu yere mıhlanıyordu.


Gözleri mütemadiyen yumuluyordu ayakkabılığa yaslanır duran bir şeye takılıp kaldı gözleri."Şemsiye". Şimdi hatırladı bir şeyi unuttuğunu daha birkaç sokak geçtikten sonra düşünmeye koyulmuş ancak bir türlü hatırlamamakta ısrar etmişti halbuki gözlerini biraz kaldırsa yağmurun haberdarlığını yapan simsiyah bulutları görecekti sırılsıklam olmadan biraz ıslanarak kurtulabilecekti paçayı. Tek isteği dinlenmek sonra her şeyi halletmek. Deliksiz bir uyku çekmek ve uyandıktan sonra başlamak ya da biraz daha uyumak yarına, öbür güne de kalabilirdi işler. Yağmur dışarıda şemsiyesini unutmuş başkalarını sırılsıklam yapmaya çabalarken gözleri yumuldu sonra ortalık yağmur sesiyle karışık bir bağlama dönüştü.-