Mutluluk, Türk Dil Kurumuna göre bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu olarak tanımlanır. Felsefe biliminin önemli filozofları ise birbirinden farklı şekilde mutluluğu tanımlamışlar.Örneğin Ariatoteles’e göre mutluluk kişinin kendini gerçekleştirmesi, iyi yönlerinin üzerine gitmesidir. Epiküros ise mutluluğun dengede ve uyumlulukta olduğunu söylüyor.Ve şunları ekliyor: “Mutluluk akşam yemeğinde ne yediğiniz değildir,kiminle yediğinizdir.”diyor. Mutluluğu birçok filozof farklı açıdan tanımlamaya çalışmıştır. Mutluluk artık sadece filozofların üzerine düşündüğü bir kavram olmaktan çıkmış durumda, yaşamın içerisinde bir birey yaşadığı anı ve sonrasını daha anlamlı hale getirmek, daha mutlu kılmak adına çaba içerisinde.Mutluluğun hepimiz için farklı anlamlara gelmesi de bu kavramın birçok tanımının yapılabileceğini ve üzerine uzun sohbetler yapılabileceğini gösteriyor. Bende bu yazımda önce mutluluk kavramı üzerine düşünüp ardından Nâzım Hikmet’in Abidin Dino’ya sorduğu o meşhur soru olan “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin abidin? “ sorusuna gelen cevabı, ve gerçekten mutluluğun resminin yapılıp yapılamayacağı üzerine konuşacağız.


Mutluluk belki de ulaşılması zor olan değildir. Hayatta her yeni günde mutlu olmak için sebep aramak bedenen ve zihnen bizi yıpratan şeyler arasında.Mutluluk sandığımız gibi bir sonuç, tek bir olay, heyecanla beklediğimiz tek bir gelişme değil yolun kendisi belki de.Bu zorlu hayatta hep mutlu olmamız mümkün değildir.Ancak mutsuzluğa gömülmek, hiçbir şeyin istediğimiz gibi gitmiyor olması bir mutsuzluk nedeni olmamalı. Ben mutluluk kavramını yine epey zorlu açıklanabilecek hayatın anlamı ile eşleştiriyorum. Çünkü hayatın anlamı her birimiz için çok farklı şeyler ifade ediyor. Kimi zaman hayatın bir anlamı olmadığını düşünüyoruz.Anlam aradıkça anlam bulmak için kendimizi yiyip bitiriyoruz oysa bekli bir anlamı yok. Bukowski mutluluğu buldun sorgulama diyor. Ordaki anlam, anlamı aramaktır. Mutluluk da benzer bence mutluluk benim için, senin için, onun için birçok şey olabilir ya da hiçbir şey. İkisi de mutlu olmak için engel değil.Türk Edebiyatı’nın önemli şairlerinden Nâzım Hikmet yaşadığı onca şeye rağmen edebiyatımızın mutlu denebilecek şairlerinden. Yaşamaya Dair adlı şiirinde sırf yaşamanın başlı başına mutluluk kaynağı olduğunu anlatıyor sanki bize.


di̇yeli̇m ki̇, ağır ameli̇yatlik hastayız,

yani̇, beyaz masadan

bi̇r daha kalkmamak i̇hti̇mali̇ de var

duymamak mümkün deği̇lse de bi̇raz erken gi̇tmeni̇n kederi̇ni̇

bi̇z yi̇ne de güleceği̇z anlatılan bektaşi̇ fikrasina,

hava yağmurlu mu, di̇ye bakacağız pencereden,

yahut da yi̇ne sabirsizlikla bekleyeceği̇z

en son ajans haberleri̇ni̇. 


Yaşadım diyebilmek için mutlu olmak gerek. Her birimize hayat farklı zorluklarla geliyor. Ne en mutlu anımız daima sürüyor,ne en derin kederimiz. İki kefesi bu denli eşitlenemeyen belirsiz bir terazinin bir kefesine koyduğumuz ağırlığın yükünü doğru kabul etmek büyük yanılgı olur. Bu terazi yaşadığımız yüzyıl boyunca gördük ki eşitlenmeyecek. Ne mutsuzluğumuzu omuzlarda taşıyalım ne mutluluğu.


Nazım Hikmet Saman Sarısı şiirinde soruyor Abidin Dino’ya Mutluğun resmini yapabilir misin abidin?. Birçoğumuzun eline kağıt kalem versek iyi ya da kötü mutluluğu tarifleyebileceğimiz bir çizim yapabiliriz. Sanki mutlu olmak o kadar da zor değil.

Abidin Dino; ressam, karikatürist,yazar film yönetmeni. Birçok yönde başarılara imza atmış bir sanat insanı. Kendisi Türk resim tarihinin öncülerinden biri.Bakın saman sarısı şiirinde Nazım Hikmet neler yazmış:


Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?

İşin kolayına kaçmadan ama

Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil

Ne de ak örtüde elmaların

Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini

Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?


Bu şiire Abidin Dino karşılıksız kalmamış her ne kadar Nazım Hikmet mutluluğun resmini istese de Abidin Dino, Nazıma bir şiirle yanıt vermiş.Aralarında ki o güzel dostluk bir şiirle taçlanmış.Şiirin Adı “Mutluluğun Resmi”.


Kokusu buram buram tüten

Limanda simit satan çocuklar

Martıların telaşı bambaşka

İşçiler gözler yolunu.

İnebilseydin o vapurdan

Ayağında Varnanın tozu

Yüreğinde ince bir sızı.

Mavi gözlerinde yanıp tutuşan

hasretle kucaklayabilseydim

seninle, bir daha.

Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi

Bağrımıza bassaydık seni Nazım,

Yapardım mutluluğun resmini

Başında delikanlı şapkan,

kolların sıvalı, kavgaya hazır

Bahriyeli adımlarla düşüp yola

Gidebilseydik Meserret Kahvesine,

İlk karşılaştığımız yere

Ve bir acı kahvemi içseydin.

Anlatsaydık

o günlerden, geçmişten, gelecekten,

Ne günler biterdi,

Ne geceler...

Dinerdi tüm acılar seninle

Bir düş olurdu ayrılığımız,

anılarda kalan.

Ve dolaşsaydık Türkiyeyi

bir baştan bir başa.

Yattığımız yerler müze olmuş,

Sürgün şehirler cennet.

İşte o zaman Nazım,

Yapardım mutluluğun resmini

Buna da ne tual yeterdi;

ne boya...



Bazen siz mutluluğun resmini yapmak isteseniz de tuval yetmez.Ya da engeller vardır mutluluğa giden mutluluğu çizecek tuval bulamazsınız. Yazımın girişinde sizi bir tablo karşıladı. Bu tablo ile mutlaka karşılaşmışsınızdır.Sanıyorum Nazım ile mutluluğun resmi üzerine geçen diyalog dan dolayı bu eserin Abidin Dino eseri olduğu düşünülmekte.


Bu tablo Dianne Dengel’in eseri, adı “Home Sweet Home”. Tablo o kadar güzel ki ilk gördüğümüzde birçoğumuzu tebessüm ettirmiştir eminim.Dengel resimlerini gülümsemek için yapılan sanat olarak tanımlıyormuş.Dianne’nin resime yatkınlığını annesi farkediyor. Maddi durumları iyi olmadığından kızına resim yapması için kağıt alamıyor. Tezgahtarlık yaptığı iş yerindeki giysilerden çıkan kartonları resim yapması için kızına götürüyor.Fırçası olmadığı için ilk parmakları ile yapıyor resimlerini sonra bunları satmak için annesi ile uğraşıyorlar.Zamanla Dianne’nin başarısı tüm ülkede duyuluyor ve bu sayede ailesini geçindiriyor.


Burada size iki faklı örnek sundum. Birinde mutluluğun resmini belli nedenlerden çizemedik Dino belli koşullar şağlandığında mutluluğun resmini çizmek için tuval yetmeyeceğini söyledi Nazım Hikmet’e. Sonra Dianne fakir ama mutlu insanları resmetmeye adadı hayatını. Hemen hemen her resminde mutlu insanları çizdi. Bu insanların ne maddi durumları çok yerindeydi ne de imkanları oysa o herşeye rağmen o insanları mutlu resmetmeyi seçti.Kendi de o tablodaki zor hayatları yaşayan insanlardan biriydi. Geçmişteki kendini ve o insanları mutlu görmek bize öyle göstermek istedi. Sanırım her türlü imkanı olan insan için mutluluğun kıymeti kalmıyor. Oysa hayatta bazı şeyleri yoğun çaba ile elde etmeye çalışan insanlar için mutluluk başarı anahtarı. Dostoyevsi hayatta hep mutlu olursak hayal edecek neyimiz kalır diyor. Mutluluk ile ilgili birçok farklı görüş var. En iyisi herkes kendi mutluluğuna baksın. Bu yazımı yazarken mutluluğu anlatmaya çalışırken buldum kendimi sonra bir ara anlattığımı düşündüm kendimce ancak kapanışta şunu anladım herkesin mutluluğu kendi ellerinde. Sizleri kendi mutluluk tanımlarınız ile baş başa bırakıyorum ve Albert Camus’un mutluluk hakkındaki sözü ile yazımı noktalıyorum.



 Mutluluk, bizi zorlayan kadere karşı kazanılan zaferlerin en büyüğüdür. - Albert Camus


Sevgiler...



Mutluluğu felsefi bir yaklaşımla incelemek isterseniz: https://www.youtube.com/watch?v=-jCTL_nEWHU