O kadar çok anlam taşır ki aslında... O'nu tek bir kelimeye, cümleye, hatta kitaplara sığdırmak imkansızdır.
İlk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda duydum sesini. O zaman anladım ki; "O ölmedi." Sesinde mağlubiyeti engel tanımaz, insana o zamanları ve yaşanan güçlükleri anlatan bir güç vardı. "Bu güç nereden gelebilir?’’ dememek elde değil. Bu güç ancak ve ancak sevgiden gelebilir. İnsana damarlarındaki kanı ve onun kutsallığını vurgulayan biri , nasıl olur da ülkesini zor durumlar içinde bırakabilirdi ki?
O, ne gök mavisi, ne deniz mavisi gözleriyle vazgeçmememiz gerektiğini. Başarının temel yolunun inanmak ve çok çalışmak olduğunu öğretti. Karakteriyle bütünleşmiş çalışma ruhunu bizlerden güç alarak başardığını, vatanını çok sevmekle gösterdi. Bizlerin kutsal dört kelimeyle övünmesini sağladı.
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Okuyoruz, okutuyoruz, çabalıyoruz, ilerlemek adına...Olduğu yerde kalsa, ne farkı kalırdı insanların; durduğu yerde kalan masadan, kapıdan, tahtadan...
O, bu, şu değil artık benim umrumda. Gece oldu. Güneş doğduğu zamana kadar yakın gelecek. Sönsün cılız ışıklar. Yakarız!
Farkında olanlar, düşünenler var. Dediklerin günümüze aydınlık, yarınımıza ışık ve;
''Hayatta En Hakiki Mürşit İlim ''hala.
Biz seninleyiz Atam!
Bize bıraktığın hazinenin, Cumhuriyet’ in önemini biliyoruz.
Sen rahat uyu.
2008/Lise İlçe Kompozisyon Yarışmaları