Senden önce simsiyahtı dünyam. Benim rengim sendin. Hatta yağmurum da gökkuşağım da sendin. Gelmeseydin bir evim olurdu elbette ama evimin boyası sendin. Aşımda tadım tuzum sendin. Fiziksel olarak senden daha güçlü olabilirim ama duygusal gücüm sendin. Ben köklü bir ağaçken meyve veren dalım sendin. Bir taş bile olsam sen üzerimde açacak kuvvette bir çiçektin. Sen bir kadındın, her şeyden önce insan. Ben bir erkektim, her şeyden önce insan. Ben seninle birdim. Sen benimle tamam...

Gelseydin son bulurdu kuru dallarımın yoksulluğu. Dünyadaki tüm adaletsizliklere merhametle direnirdim. Senin omuzlarında haksızlıklar için döktüğüm gözyaşlarıyla Afrika’da su kuyusu açılırdı belki. Senin bahçende diktiğim ve toprağını seven çiçekler, bir daha savaş olmayacak bir Filistin’in habercisi olurdu. Her şey daha farklı olabilirdi, insanlar birbirini yenmeyi değil sevmeyi isteseydi. Sen direndiğim bir savaş değil; savaşa katlanmama sebebim, dinlenme yerimdin iyilik uğruna.

Bir erkekle bir kadın tamamlarken birbirini, merhametle birleşen sevgi; yeryüzünün en güzel rengi. Her bir renginin başımın üzerinde yeri, diyebilmek bu fotoğrafın sesi.