benim göremediğim bu boşlukta,
ne görüyorsun da bu kadar manalı bakıyorsun uzaklara.
gözlerinde katransız ve renksiz bulutlar
kesik ve kırık hecelerle bağ kuruyorsun kendine
kaşların çatık, saçlarında gök gürültüsü
korumaya çalıştığı her şeyi kaybetmiş
kendisinden başka evi olmayan insanlar kadar,
uzaklara meftun salyangozlar.
benliğinden soyutlanmış gibi göz pınarların
şimdi teninde saklanır gelecek baharın yeşilliği
zamansız filizlenen tomurcuklar,
yağmura kavuşmak için can atar.
bu kupkuru esen rüzgarlara aldanma,
elbet bizi kabul eden toprak buluruz damarlarımızda.
kelimelerini intiharla kirletme
aydınlık, ırak değil masumiyetimiz kadar
beyazın bütün tonları siyahı saklar
her umutsuzluğun içinde büyük umutlar vardır
gönlünden düşmesin artık gözyaşı
boynunda biriken hislerin üremi,
ve içimizi doldurmadan geçip giden efra
ağaçlanırsa şayet acımız,
insan olmayı yeniden anlarız.
yıldızlar düşer omuzlarından
ben deniz olup dalgalanırım
ve yine dokunmak isterim uçlarına
bizim hiç kanatlarımız olmadı aslında,
sadece biz buna inanmayı istedik.
sakalım yorulur ve ağrır bu hüznü taşımaktan
Hegesias her zaman haklıydı;
sen de biliyordun,
mutluluğun eski devirlerin rivayeti olduğunu.
avuçlarının içine gömdüğün kasvet
Tahran kuşlarının düştüğüne şahit olan Füruğ
Tanrı bize bu dünyada bir cennet borçlu
taşıyamadığımız yüklerden kurtulamıyoruz
hiç bu kadar yakın ve güzel görünmemişti,
sığındığımız ve bize yuva olan intiharlar.
seni yüreğinden öldürmeye başladı artık gözyaşı
Resim: Charles-August Mengin (detail)
Emir Benlioğlu
2021-12-16T13:24:53+03:00Yorumlarınız için herkese ayrı ayrı teşekkür ederim
Rana Sezgin
2021-12-15T22:14:05+03:00Ben de sona doğru daha çok beğendim. Kaleminize sağlık.🌿
Aysar Birgen
2021-12-15T18:24:43+03:00Füruğ detayını sevdim, güzel şiir. Emeğinize sağlık.