Ben ne zaman söze başlasam sana yaziyorum. Bu bazen isteyerek oluyor çoğu zaman farkinda değilim.

Anilarımin çoğu sana ait, seninle. Tek kız olarak başlayan varlığım senin arkadașın sırdaşın olarak devam etti. Yine de sen hep içine attın. Çok az şeyi konuştuk, çok az derdin vardı benim omuzlarıma biraktığın. Oysa ben hep baş ucundaydım, bir pervane gibi gezindim etrafında. Sen içine attıkça ben dışıma döndüm, daha gürültülü daha kalabalık biri oldum.

Çok isterdim sana benzemeyi. Senin gibi, onca acıya rağmen, onca acıya inat dimdik durabilmeyi. Senin gibi sakin, orta yolu bulabilmeyi.Bu satırları yazarken, yine zihnimde geziniyorsun. Zaten hiç yerinde durmayan birisin, bunu herkes

biliyor. Neden böyle olduğunu da, bir tek ben.. İşte ordasin,nihayet balkonda ahsap iskemblenin üzerinde oturuyorsun. elinde tesbih başında yazman.

Yazman omuzlarına dökülüyor. Bir bekleyişe koyulmussun ki, bu çok uzun yıllar sürüyor. Yine de gelmiyor o beklediğin. Gelse de artık istediğin gibi değil.

Oysa sen hep aynısın, hep aynı siyah gözler. Dalgın uzun bakışlar. Tanrıya șükredisler, tesbihler dualar..

Seni çocuk kalbimde nasıl bildimse, hep aynısın hatta daha çok.. Daha çok..

Durmadan çoğalansin içimde.