Bir günümüzü de mütebessimâne yanlıyoruz. Yo bilerek karşılamak demedim. Karşılamak yok, insan sevdiğini karşılar, seviyor olduğunu yanlar.


Doğrular doğuran annelerin, şair çocukları nerede? Kendine mir'at olanı arar insan. Niçin? Kendini onda bulur, onun için.


Bugün pamukşekerci geldi. Pembe ve mavi pamukşekerleri vardı. Bilmiyorum yine bir 𝓽𝓮𝓿𝓪𝓯𝓾𝓴 işte. Pembe bir dilde -sanırsam Farsça'ydı- pamuk demekmiş. Ve geçen gün bizim buraya pamukşekercinin gelmesi sonra bugün bu malumatı keşfetmem... 𝒜𝒽 𝓂𝒾𝓃𝑒𝓁 𝒶𝓈̧𝓀.

Bu Filibeli neler yazmış böyle? Şaşıyorum, okuyorum, okudukça okuyorum.


En son ne zaman kahverengi gördüğünü söyle? Hadi söyle. Şimdi bir mir'atın yanına var ve gözlerine bak. De ki: Sen'sin kahverengi. Kâh pembesin kâh kahverengi. Kasvâ'nın bulunduğu mekanın toprağına basan ayak izlerinin sahibinin gözleri ne renkti? Ya Toprağın Babası ne güzel kahverengiydi. Kahverenginin hangi tonuydu onlar?


Esnemek deyince esneyesimiz geliyor da niçin Allah deyince uyanasımız gelmiyor? Bize sorarsan insanlar yataklarda yatmıyor, yataklar insanların üzerine yatmış gibi bir hâl var. Kalkamıyoruz. Ne kadar büyük yatak seçersen mobilyacılardan o kadar ağır bir yatak senin üzerine yatıyor. Ne kadar ağır bir koltuk alırsan koltuk sende oturuyor. Hani sırtına kapı bağlayan abiler gibi... Dünyanın hamallığını yapmak. Niçin? Dünya için. Dünya doyma.


Yaprak, bolca yaprak. Tebessüm bırakıyor kaldırıma ağaçlar, annelerin çocuklarının yanaklarına bıraktıkları gibi. Tabi daha mevsimine girmeye üç gün kalmış. Ne güzel, tamam soğukta ellerimiz üşüyor, kulaklarımız buz kesiyor, Mayagil -Maya bizim sokağın tatlı pativeri.- üşüyor ama seviyorum ne yapayım. Yazın güneşe meybuzlarımızı tuttuğumuz gibi güzün de göğe kendimizi tutuyoruz ve rüzgârın tadını çıkarıyoruz. O rüzgârın mayhoş tadını...


Sen yazmaz mısın güzü yanlamak için bir tutam metin?

-23/0827