Seninle biz bu şehri

Uçsuz bucaksız bir gülistana çevirebilirdik

Vapurlarında Zeki Müren plakları çalabilir

Önümüze çıkan herkesin çantasına

Günaydın notuna sarılı çikolatalar bırakabilirdik

Devrimin aydınlığına çıkan sokaklarında bir küçük ayak izi

Yahut yorgun bir yoldaşımızın tok sesli merhabası olabilirdik


Seninle biz bu şehri

Kıran kırana bir kavganın ardından

Sarmaş dolaş bir dost meclisine çevirebilirdik

Belediye otobüslerinin pencerelerine ışıldaklar

Koltuklarına rengarenk yastıklar koyabilir

Yürüyen merdivenlerine gülümseyen çiçekler dikebilirdik


Seninle biz bu şehirde

Umudunu yitirmişleri tıklım tıklım bir sevgiyle doyurabilir

Sokakların karanlık koyusu kederini

Apansız bir kucaklaşma samimiyeti ile değiştirebilirdik


Seninle biz bu şehirde

Hiç olmazsa el ele martılara sataşabilir

Belki bir sabah simidini sıcak çayını bölüşebilirdik

Ayaklarımıza dolanan  sokak kedisinin kirli tüylerini okşayabilir

Kim bilir yedi tepenin en azından birinden haykırabilirdik

İnsanlığa sustuklarımızı


Ve kim bilir daha neler neler


Kedi şehir ben ve gülistandaki yerin

Hazırdı az önce demlediğim çay dahil her şey

Lakin sen bu şehre hiç gelmedin