kendi hayallerimin içinde dolaşıyorum saatlerce

şehirlere karışmayı seçen insanlar konuşmuyor benimle

hançerlenmiş sırtlar konuşuyor sadece

tutulmamışlık tüten eller

yalınlığı misafir gibi karşılayan soğuk çatılar

güneşe selam duran bacalar sadece.


sana günlerce mektup yazdım

göğ(s)üne çarpıp düştüler.

ah, her biri parmaklarımdan damlalardı

yine de duymanı isterdim o damlalarda

bazı seslerin özlemden

ölü ele geçirildiğini.


tek uzağım sendin, sendin yakınca aradığım

çağrılar gönderdim sana

hasretlerin güzergâhında

az kalsın ulaşacaktı

az kalsın başlayacaktı

"seninle göğe bakmaklar çağı"

ve kırlangıç avına çıkamayacaktı

gözleri kanlı kavuniçi balıklar.


kendi aklımın içinde dolaşıyorum

kimseye rastlamıyorum saatlerce, rilke gibi

yalnızlık satılan aynaların

güzelliğine çarpıyorum

dağılmak için karanlığı bekleyen kalbime

sonra aniden her şey susuyor;

hızla insanların küle dönüşünü

izleyen bir ülke geçiyor yanımdan

saatlerce düşünüyorum hayalimin kenarında oturup

nerede kullanacağımı yangın çıkartma hakkımı?