1
Kalabalığın sürekli sesi.
Bir şey ifade edebilmenin duraksız söylemi.
Ben de buradayımın abartılı kahkahası.
Bakın ben de şunu yapıyorum demek için çırpınan,
insan neşesi.
Beni,
içimde yalnız,
dışımda dışarıda bırakan,
gitgide uzaklaştığım,
şuursuz sohbet.
Zorla övdürüyor herhangi bir bildiğimi, hepten unutacağım yoksa
toplulukların olmayı.
Çocukluk yıllarımdan büyürken,
normalmiş görünmeyi denediğim ilk gün,
unuttum iç delimi.
Ortalarında bir yerindeyim,
şimdi aidiyetin.
Sevildiğini hisseden bir kimsesiz.
Ne zor bunu olmak.
.
Kızgın değilim olan bitene,
Bulunduğum yer çağırdığım ki kadar güzel değil artık.
Bilip de unuttuğum şey, sadece birkaç cümleden ibaret belki.
Belki bulup da kaybettiğim, kendime uydurduğum yaşanmamış bir hatıra.
Ne fark eder.
Kalbim dünyaya çarpmıyor.
Bu şov.
Bu acı pornosu.
Daha çok dram için yanıp tutuşan sıradanlık.
Benimki daha iyi demenin binbir tiyatrosu.
Gerçekten önemliymiş gibi davranıp durduğumuz yaşam görevleri.
Ne zor bunlarla bunlarda olmak.
2
Çobanını bekleyen kuzuyum ben,
kurdunu bekleyen koyun.
Bir yanım hep temelsiz binalar yükseltir,
daha iyi yıkılmak adına.
Bir yanım her daim hazır parçalanmaya.
Ardına takılacak bir sebep arar, bulur, parçalanırım.
Gerisin geriye döner kuzum.
Çobanını arar durur.
Kurdunu besler besler durur.
Arar bulur
Arar kaybeder.
3
Süslü kelimeler, kafiyeler duyumsuyorum.
Kullanılmaya hazır, etkilemeye öykünen,
Çağlıyor, edebi bir dil, utanç verici bilgelik.
Aklımın sahnesindeki evliya çığlığı.
Onu çok zor susturuyorum.
4
Parmak aralarımda döndürüp durduğum küçük, sıradan, herhangi bir nesne.
İnsanlaşmaya çalışırken, göz göze gelmemek adına insanla,
burada özgür hissetmiyorum diye bağırmanın en kısa yolu.
Gidemiyorum çünkü,
nereye gitmem gerektiğini bilmiyorum demenin en çaresiz,
en hüzünlü
en kutsal davranışı.
Dönüp duran nesne.
Ona çok alıştım.
5
Ey!
Hep geç kalmış ya da erken gelmiş
hep yanlış zamanlamaymış gibi hissettiren
geçmiş ve gelecek algısı.
Ey!
Burası değil, ötede bir yer
Burada değil, ötede bir yerde, deyip duran içses.
Ey!
İçinde çırpınıp durduğumuz
Umut ve korku düğünü.
Ey
hayal kırıkları ordusu,
Ey
Mavi düşler ülkesi.
Ey kıta kıta içime yerleşmiş ilkellik kabilelerim.
Ey iç dünyamı parsel parsel bölüşen kaygı tohumları.
Ey hayat!
Ben buraya seni anlamaya geldim.
6
Bu komediyi,
İşte,
Bu alkışlı şeyi,
Durmadan beslediğimiz beğenilme ihtirasını.
En çok ben demenin türlü nidasını.
Sahtesi ve hasını.
Anlamaya geldim.
7
Ey!
Bütün hayatı,
ikiyken üçü laflamak olan insandaşlarım.
Durmadan onay bekleyen iç ses.
İşte,
Yaşam.
Olan. Bu.
8
Sürekli bir terazileme ve
kefelere koyma ritüeli.
9
Yaşanılan.
10
İki karanlık arası uyanma ve yola koyulma
Bir şeylerin yerini değiştirmeye.
Her şeyin yerini değiştirmeye,
Hep birlikte.
Kuşlar, kediler ve köpeklerle,
Merhaba.
Kaos.
İki aydınlık arası
Yorgun, inanmış,
Dolu,
Kirli.
Düşünceler, sürüncemeler ve nihayet,
Uyku.
11
Yaşanılan.
12
Dönen bir şeyin içindeyiz.
İlk göz ağrısı, sürekli bakıntı, avlu.
Nihayet,
Ölen bir şeyin içindeyiz,
Tek mutlak bilgi bu, son bulacak, yakında.
Toprak.
Annemi doğurduğu gibi, beni de alacak, mutlak.
Bizi.
Verdiklerinin hepsini.
Bir dahaya hazırlayacak sonsuz sınırlı gövdesini.
Başka bize.
13
İkiye dallanır yasak ağaç,
Her meyve iki daldan birinde.
Seçenekler silsilesi, durmadan, her an bitmeyen seçiş.
Durmayan diyalektik.
Durmadan bir şey yapmak.
İşte hayat.
Ey hayat.
Biz seni yargılamaya geldik.
14
İhtirasın bu büyülü çemberi
Bu kambur isteyiş
Bu ahkam kesmeler
Bu her bir şeyi bilen davranış,
Destekli ihtiyaç.
Aşk.
Sanki olmayacakmış gibi başka türlü.
En çok kendimizi ateşe atmayı severiz.
23 04 2021
04.26