İnsanların bizi gördüğü kadarız biliyor musun?
Halanı hiç görmedim Serap, bir yargım olmadı hiç.
Halan benim için hep bir isimdi sadece
Aslında yaşamaya da sen bahsettiğinde başlamıştı
Öncesinde halan yoktu yeryüzünde
Mesela kedim Simba
Fotoğraflarından tanıdın onu
Hiç anlatmasam sana bilmezdin
O da varolmazdı senin yeryüzünde
Biz bildiğimiz kadarıyla yaşıyoruz evreni
Sihirli dokunuşları başkalarından beklemek kötü mü?
Sevmek bir sihirdir nihayetinde.
Belki illüzyondur.
Göz yanılsaması belki
Kalpte yanılsıyor mu?
Ama kader yanılsamaz
Senaryo hazırdır
Birçok evren olsa bile tek evreni bilerek yaşamak
Belki de doğru adam ya da kadın şu an sirius galaksisindedir
Belki doğru anne henüz mikroorganizmasını tamamlamamıştır
Hayat biyomoleküler bir yanılsamadır o zaman
O zaman kimyası tutmamış insanlarız biz
Maddenin temel taşına inip oradan da bağırabiliriz nihayetinde
Seni seviyorum diye
Seni seviyorum çünkü bu çarkın düzeni budur.
Çarkın dişleri kırılırsa sen de yoksun ben de
Çark mıyız biz sevgilim?
Birbirine geçmeyi bekleyen
Öyleysek çok dişim kırıldı benim
Ve tutunamayabilirim.
Oyuncak bebekler gibiyiz çoğu zaman
Sırtüstü yatırıldıkça gözleri kapanan
Karnımızdaki düğme acıktırıyor, sırtımızda aşktan bir pil var.
Yaradılış bir dengeler kümesiyse nasıl anlarız içerde miyiz dışarda mıyız?
Marjinal bir hayat istemekle altüst edilen bir hayata sahip olmak aynı şey değil sanırım
Başka şeylere yetişmek isterken kendine geç kalırsan, o zaman kümenin dışına itiliyorsun
Siyasi bir gerçek, ekonomik bir güç, akademik bir birikim adımızın bir yerine iliştirilirse
O zaman yaşamak bizi görenler için değerli oluyor
Halbuki yıldızları okumak, kendi hastalıklarını bilmek bulutların yağmurunu, toprağın kilini ve kedilerin sesini bilmek
Bize unvan vermez mi?
Bir masal mutlu bitse de hep aynı kalmaz değil mi?
Prens yaşlanır
Prenses romatizma olur
Gözlüklerini takıp eski albümlerden düğün fotoğrafları karıştırırlar beraber
Ya alzheimer olursa prens ve öldürdüğü ejderhaları unutursa
Tek gerçek ölümdür o zaman ama o da bilinmez bir muammadır
Ya ölüp atmosfere yeryüzüne karışırız ya da tanrının yanına yolculuğa çıkarız.
Bir gülün yaprağında olursam sevinirim
Dikeni bile olmaya razıyım
Ölürsem gül bahçesine gömsünler beni.
Ya da dağda güllerin sevdiği topraklara
Tanrının yanına gidersem iki çift lafım benim de olur muhakkak
Derim ki; madem sonumuz bu olacaktı
Neden uyutmadın beni çoğu geceler
Neden sigara içirdin ciğerlerim ağrırken
Neden acılarını biliyorum bu hayatın.
Evren, sevgilim,
Geldiğimiz yere döndürüyor bizi
Belki başka bir hayata dönersek siriusta olmakta isterim.
Doğru kadının ya da annenin ya da dostun ya da kedinin-köpeğin kollarında huzur duymak isterim.
Bir hayat daha verilse tekrar aynısını yaşardık eminim.
Belki de bu ikinci şansımızdır
Ya da üç bilemiyorum
Dördüncü değildir ama dört fazla çünkü.
Dördüncüde de bunu seçtiysem kızarım kendime çünkü
Farklı bir coğrafyanın ağacı, farklı bir denizin yengeci olmak isterim
İnsan da denizler gibidir sevgilim.
Derini çok derin, sığları dizlerine değiyor insanların.
Herkesin bir mariana çukuru var
Benimki de sevdiğim kadınlardır.
Sevdiğim şarkılar dalga seslerimdir
Hayat
Bizi biz yaptığında, acının ve telaşın eksilmediğini anlıyorsun
Her an ölesiye bir tecrübe
Öldüresiye deneyimler
Kapılarımız hiç kitlenmiyor oysa
İttirseler açacaklar
Aralıktan bakmıyorlar bile
Altından rüzgar giriyor, biz yaşlanıyoruz
Anahtar deliği anlamla açılıyor
Ben anlamı ararken yoruldum sevgilim