Süreklilik kazanan her şey bizdeki mucizeliğini yitiriyor. Zaman bükülüp kısalsa da mucize, içinde sıkışıp kalmış ışıltılı bir ‘an’ oluyor yalnızca. (Bkz: Mucizeler hep böyle ansızın gelir.) Aksi takdirde gökyüzünde asılı duran yıldızları her gördüğümüzde şaşırmamız gerekirdi.


Mucizeler alışılmamış olan şeylerdir diyor yazar, yani her şey. Diğer bir deyişle “Her şey”in ilk gördüğümüz hâlidir mucize. Süreklilik kazanmış hâli ise alışkanlığımız oluyor. Bitmeyen bir arayış içinde olmamızın sebebi bu olsa gerek.'' Nazım diyor ya:


En güzel deniz,

Henüz gidilmemiş olandır. 

En güzel çocuk,

Henüz büyümedi. 

En güzel günlerimiz…

….


Ya o denize gitmişsek o güzel çocuk büyümüşse biz en güzel günlerimizi yaşıyorsak ve sadece alışıyorsak mucizelere?..