Şerbetçi
Uzaksın
Kıvrak, çam karası dağlara uzak
Şerbetçiden
Sokağından uzaksın
Ne alnacında menevşeler
Ne turunçlar var gündüz gözünü arayan
Ama
Biliyorsun
Şerbetçi kabzasını sürmüş bu yamaçlara
Çınlasın dökme tezgahının sesi
Sürerken tekerini esnaflar yumağına
Ondan önce varacaksa dilin sözlerine
Olur ya! Peydahlanır bir savaş
Ölüverir muhterem şerbetçi
Kuşlar gider
Yıkıntı şehirler kalır ardına
Seriağları da dökülür şimdi
Cepkeni ufaladıkça rüzgar..
Tezgahlar boş artık şerbetçi gideli
Yalnız, başında beresi
Nevri koyu ceketi sırtında miras
Ve uzak olmanın tembihi
Tahsilin için yurdundan uzak
Uzak
Soğuk alnından
Tahin kokusundan
Pekmezli keskilerden uzak
Tatlıcı torunundan.