İnsanı, insanca yaşamaya dair...
''Serenad'' beni Livaneli ile tanıştıran ilk kitap. Dili sade, akıcı ve olaylar su gibi akıyor, sıkmadan ilerliyor. Uzun zamandır bu kadar fazla olay örgüsü olup da bu kadar anlaşılır bir kitap okumamıştım.
Açıkçası adından dolayı, pek okumadığım bir tür olan "aşk" kitabı olabileceğini düşünmüştüm. (Üzgünüm, ön yargıyla yaklaşmıştım.) Fakat beni inanılmaz ters köşe edip uzun zamandır araştırdığım merak duyduğum birçok konuya değinmiş, yer yer eleştirmiş, yoğurmuş ve su yüzüne çıkartmış yazar. Maya'nın merak duyduğu şeylere görünmez iplerle bağlanıp onları ince eleyip sık dokuması, hayatın koşuşturmasına rağmen severek araştırmasında kendimi buldum. Sanırım bu yüzden sayfaları okudukça olayı birlikte çözüyor, birlikte hareket ediyor gibiydik. İşte klasik roman ve okuyucu ilişkisi benimkisi. :)
İnsan olmanın bilincini Maya'dan, aşkı Wagner-Nadia ile Ali-Ayşe'den, aile otoritesinin etkilerini Ahmet'ten, koşulsuz desteği Tarık'tan, ebeveyn olma bilincini Maya'nın anne ve babasından, çocuk olmanın en güzel halini (daha doğrusu günümüz çocuk olmanın) Kerim'den, el alem ne der düşüncesini Maya'nın abisinden, hayatta iyi ve kötü insanlar olabileceğini olay örgüsündeki insanlardan görüyoruz. Ekleyecek daha çok şey var ama lafı uzatmadan bitiriyorum.
''Çünkü bu, ustaca bir kitap yazma girişimi değil, bir iç dökme, bir itiraf, bir paylaşma arzusu.'' M.D.
Serenad - Zülfü Livaneli
Yayınlandı