“Ne zaman kendimi yapamadığımı bildiğim bir şeyi yapmak için yüreklendirip işe koyulsam, büyük bir hayal kırıklığıyla kovuğuma tıpış tıpış dönerken buluyorum kendimi. Bunun olacağını tahmin etmem gerekirdi diyerek kendime eziyet çektirmeye başlıyorum istemsizce ve bazen hayal kırıklıklarını tatmak için dünyaya geldiğimi düşünmeme sebep oluyor. Çünkü şu ana kadar yürekten isteyerek başladığım işlerin sonu hep yıkılmış hayaller ve her defasında biraz daha kendimi yetersiz hissetmekle birlikte öz güvenimin biraz daha düşmesiyle sonuç buldu. Artık kendimi iki dakika bile sohbet etmeye değmeyecek fikirsiz ve yeteneksiz biri olarak görüyorum. Acıma hissiyle bile olsa bana ilgi duyan, benimle muhatap olan biri olduğunda bana katlandığı için ona üzülüyorum ve uzaklaşarak karşımdakine iyilik yapma gereği duyuyorum. Çevremdeki diğer insanları kendimden kurtarabildiğim gibi ailemden uzaklaşarak onlara bu iyiliği yapamadığım için kendimi çok çaresiz hissediyorum.” dedi elindeki peçeteyi küçük parçalara bölerken. Bütün bunları söylerken yüzündeki hissiz ifadesi ve boşmuş gibi görünen bakışları onun bazı şeyler için yeterince yorgun olduğunu bana anlatıyordu. Sözü bittiğinde ona söyleyebileceğim hiçbir şeyim yoktu. Ne söylersem söyleyeyim onun için bir şey ifade etmeyeceğini ve anlaşılmadığını hissedeceğini düşündüğümden ona merhametli ve anlaşıldığını hissedebileceği bir sessizlik bahşetmekle yetindim. Bütün bunları anlatmak için çevresinden en bitkin durumda olabilecek olan beni seçmişti çünkü hislerini anlattığında anlayabilecek olan insanın da onun gibi yorgun ve çaresiz hissedebilecek birisi olması onu anlaşılmak konusunda endişe etmekten biraz daha kurtarıyordu. Ne düşündüğümü bildiğini biliyordum çünkü zaten bunun için bana gelmişti. Bütün bunların geçeceğini ve bu düşüncelerinin yerini başkalarının dolduracağını kendisi de biliyordu ama bu dönemden en az hasarı alarak çıkmak istiyordu. Her zamanki gibi ağlayacak gücü bulamayarak sadece sarıldı. Daha sonra ikimizin de dudaklarından istemsizce, formaliteden birkaç cümle dökülüverdi. Gitmek istemediğini anlatan bakışlarıyla sessize çıkıp gitti…