Bir ses:
Burası neresi
Sessizlik:
Bir savaşın ortasında
bir ayna
Gördüm
Çokça pıhtı çokça akışkan
Üç parçalanmış lahza,
bir kemikle tanışmış
Canlı mı canlı bir mermi
Aynayı çevirdim yüzümden
Koştum,
Kaçtım
ama nasıl
Ama nereye
Ama ne kadar
Yokuşlarla düzlük kavgası vermedim
Süzülmedim boşluktan
Kalamayan değil
Haddinden fazla yol alan tarafım aldı sazı eline
Dedi ki hayır
Dönemezsin
Duramazsın
hayır
Ama kalamazsın da
Hayır
Bildim:
Aşamıyorsam şayet
uçurumdan düşememekti felaketim
İndim:
Yolda dile geldi köksüz bir ağaç:
Aptal olma dedi
Düşüş değil bu, kendine doğru inmek
İndim
Dökülen kemiklerimden bir kolye yaptım boynuma
Zeminde
Bir geyiğe rastladım
Baktı, baktım
Anladı, anladım
Şimdi biz neyiz dedim
Dedi kardeşiz
Dedi yoldaşız
Çok ağladım
Eksilterek kendinden
Avucuma tutuşturduğu parçayı aldım
Tam da orada
ilk kez avcı oldu geyik
Sessizlik:
Yollar beni yürüdü
Dağlar, ovalar, çayırlar
Beni yürüdü kuşlar, balıklar
Düşman oldu ayaklarım, ciğerlerim
Çıt
Durdum, dibindeydim uçurumun
Yukarı baktım
Baktım
Yumruklarım sıkılı
öfkeden değil
Annemi aradım
Orada dünyayı aradım
Herkes nerede
Dedim dünya nerede
Birkaç asır eskittim on saniyede
Acemiliğim kimliğimdi
Ağlayamadım bile kimsesizlikten
Bir ses:
Yere düşürmemek için çırpındığın
nedir elindeki?
Kamburunu sivrilten o kocaman yük?
Nedir?
Bu koşu, bu konukluk,
nereye böyle
Birilerinin özenle unuttuğu
Ve çok yükseklerden düşen
Bir şey için
Derinden yonttuğun,
dizlerinin bağıyla ördüğün
o kararmış örtüyü
Ne diye gerdin?
Savaş senin savaşın değildi ki?
Sessizliğin sesi:
Kaçtım
Ses, hayır, ses, hayır
Sus
Verdim kimsesizliğin hükmünü ayaklarıma
Koş ulan dedim koş
Sarı, turuncu, kızıl
Bir de kahverengi
Dünya dörtten küçüktü
Nereye baksam, ne görsem
Hepsinden küçüktüm
Dar bir yoldan geçerken
Bir karınca yol verdi bana
İnanmayacaksınız
Bir karınca
Avucumdakilere bakıp
Ağlamayacağıma yemin ettirdi
Bıraktı ayak dibime ağzındaki nişanı
Anladım
Koştum
Naçar, bitap
Bir dala takıldı aklım
Ölgün bir meyvenin çiğidi
Düştü önüme
Dile geldi ağaç
Gördüm
dedi
Fildişi kuleler suluyordu
Paryaların sessizliği
Bir sınırda bir tahterevalli
İki taraf da çocuk
Koltuğu olanlar için
Sağdaki düşman
Soldaki daha da düşman
Niye?
Sizin ırkınız dedi ağaç
Bir ölümü sürdürür gibi
En canlı çağlarında
Kim buduyor aklınızı dedi
Hayır kardeşim, hayır
Bir irin kustu beni tam orada
Akışkan durağanlığımı yakaladı
Yaramın en canlı yeri
Elleri kocaman, kocaman kırık
Serpilmeyen ne varsa orada birikmiş
Mülteci bir rüzgarmış
öyle dedi ağaç
Bir kokuyu doladı boynuma
Pejmürde soruları özenle unuttum
Sırtladığım yolları boşaltarak
Bakışlarımdaki iniltiyi kustum
Koştum
Tersine akan bir nehrin kıyısına
Muhtevasız kimliğimi
Sattım bir çiçeğin kokusuna
Orada unutmayı bile unuttum
Dilim iki okka ısırdı sesimi
Neyi ağladımsa orada sustum
Kaç kere gece, kaç kere gündüz
Bilmem
Yanından koşarak geçerken
bir kurbağanın
elindeki megafonla avladı beni
Saç diplerime kadar çınlatan bir gürültü:
Hey, sen
Evet, sen
Uyanıklığını satın almak istiyorlar
Ardından bir kahkaha:
Ucuza gitmese bari
Yüzümle ellerimi avuçladım
Bir çekirge sürüsü
Ellerinde büyüteçler
En önde renksiz bir pankart:
Sıçramayı reddediyoruz
Arkalarından dört midye
Onlarca pirinç
Ellerinde kesici olmayan aletler
Halime şaşırmadan sordular:
Dostum, Mardin neresi?
Şu, bir türlü kıramadığımız
tabelayı geçtikten sonra çok yürüyecek miyiz?
Elini kaldırdı en öndeki
Sessizliğiyle sloganları yükseltti
Salyangoz sıvımız bitmeden
Tüm sınırları flulaştıracağız
Ses yok
Kabukları maviliğe süreceğiz
hahaha
Biz gideceğiz toprak sertlecek
Tabutlarınızı nereye süreceksiniz
Kabuklarınızı nereye
Döndü, tabelayı gösterdi eliyle
-Yüz yıl boyunca
İnsanlar için-
sağ
sol
ön
arka
Gitmek yasak
Altta bir çarpı işareti daha:
Burada durmak da yasaktır
Dizlerimin birbirine fısıldadığını duydum
Hayır yalan değil
Lifler, bağlar hatta menisküs
Sinoviyal sıvı içmişler öğle vakti
Kireçlerden yeni bir ben mi yapacaklarmış ne
Düştüm peşlerine
Onlar koştu ben ellerimle yürüdüm
Bir kahkaha sesi
Biri diğerine, sussana be, diyor
İki kaya, ikisi de yosunsuz
Heybetli mi heybetli
Biri çakıl taşı olmayı özlemiş
Dün saat sekiz sularında falan
Kırlangıcın biri getirecekmiş ehliyetini
Onu da hızla yükselen bir gökdelen avlamış
Irmakla bir olup şikayet edeceklermiş
İnsancası yokmuş ikisinin de
Heybetli kayayı terfi edememişler çakıl taşlığına
Hayali buymuş
O an
Dua ediyordu biri diğerine:
Dibinden altın madeni çıksın emi
Kabul olacağı varmış ya
Bir patlama, bir yankı
Kükürt, kimyon ve muz kokusu
Sonuncusu ben seviyorum diyeymiş
Hep birlikte basmışlar düğmeye
Bin dört yüz seksen dokuz parçam havalandı
Öyle ayarlamışlar
Hangisi elimdi, hangisi aklım
Gözlerim birbirinden uzaklaşmamış neyse ki
Görebiliyordum, haykırıyordu kayalardan biri:
Hey,
dur,
bu bizim hayalimizdi
Patlamalardan sorumlu
şu yengece kaç kere söyledim
Yükseldikçe yükseldim
Yükseldikçe uzaklaştı uzuvlarım
Yükseldikçe hafifledim
Geyik, karınca, ağaç ve tüm yoldaşlarım
Birinci ve ikinci dünya savaşlarında adı geçmemişler
Adımı vereceklermiş kuracakları devletin
ilk seçilen başkanının
arabasının tekerine
yapışacak sakızla
can verecek ilk kelebeğe
Olumlu düşün diye bağırdılar hep bir ağızdan
Bayramlarıymış bu onların
İçlerinden en şairi yazacakmış bu anı
Akrebi yanlarına almış, yelkovanı bulamamışlar
Zamanı çiviyle çakmaya çalışmış biri
Şair olanın sancısı tutmuş gürültüden
Bekle, sadece bekle yazmış
A4 formatında bir yaprağa
Ağaçla araları bozulmuş bu yüzden
İkinci baskısını kaldıracaklarmış
Çok satanlar rafından
Yükselişim tükendi
Ağlamayı özledim
Dünyadan vazgeçerken oturduğum
kırık iskemlelere kadar özledim
Gerçeğe düşeceğim o anı bekledim
Kahkalar
Şakacı kelebek aynayı çekti yüzümden
Bu bir şikayet dilekçesidir
Arkadaşlarına iletirsin dedi
Karanlık
Gürültüden kuvvetli bir sessizlik
Sonra
Bir ses:
Burası neresi
Sessizlik:
Bir savaşın ortasında
bir ayna
Gördüm
Çokça pıhtı çokça akışkan
Üç parçalanmış lahza,
bir kemikle tanışmış
Canlı mı canlı bir mermi
Aynayı çevirdim yüzümden
Koştum,
Kaçtım
ama nasıl
Ama nereye
Ama ne kadar
Bektaş Şenel
2020-10-09T15:54:04+03:00Çok teşekkür ederim Serhat. Zerre anlaşılma kaygısı gütmediğim bir şiirde böylesine anlaşılmış olmak memnun etti beni. Eksik olma.
Serhat Tepe
2020-10-09T14:58:15+03:00Farklı farklı zamanlarda açtım, en az dört defa okudum bu şiiri. Kovalıyor, dinlendiriyor ve bir daha kovalıyor... Aklınızda gezdiriyor ama labirentlerin ışıklarını açık bırakıyorsunuz. Bu, kaptırmaya müsait, kaybolmaya engel; yerimi bilmeme müsait, bu yerin nerede olduğunu bilmeme engel bir şiir. Çok şey sorgulatıyor insanın içinde. Böyle şiirlerin partizanı olmamak pek mümkün görünmüyor doğrusu, ben bi' kaç defa daha okurum bunu. İzanınıza sağlık!
Bektaş Şenel
2020-10-08T13:21:34+03:00Çok teşekkür ederim sevgili Fatma. Ara ara zihnimi tersine çevireceğim böyle. :)
Fatotes
2020-10-08T13:20:00+03:00Güçlü tasvir, etkileyici olay örgüsü. Tek kelimeyle mükemmel. Ben bu tarzı çok sevdim hocam, kaleminize çok yakışmış :)
Bektaş Şenel
2020-10-08T03:44:36+03:00Teşekkür ederim Kayra. Eksik olma...
Kayra Neşad
2020-10-08T03:30:05+03:00Bir yol var. Ve o yol öyle güzel anlatılıyor ki şöyle düşünüyorum bir süreden sonra: Ben bu yolu daha önce yarıladım ama sonunu ilk defa görüyorum. Kaleminize sağlık :)
Bektaş Şenel
2020-10-08T00:02:37+03:00Teşekkür ederim Bahar. Eksik olma...
Belkidedir
2020-10-07T23:57:25+03:00Gerçekten çok güzel. Sanki en iyi şiirlerin toplandığı bir defterden birkaç sayfa okuyormuşum gibi hissettim. Bazı yerlerini tekrar tekrar okuttu. "Neyi ağladımsa orada sustum."🌿
Bektaş Şenel
2020-10-07T23:24:48+03:00Teşekkür ederim Medine. Eksik olma...
Medine Yalçınkaya
2020-10-07T23:22:01+03:00Okuduğum her şiirde gözüme gözüme duran bir dize/cümle olmuştur, bu şiiriniz bütünüyle etkilesede o cümle farkında gibi sırıtıyor onuda yoruma yazmak Bubi'de adettendir:) " Aptal olma dedi, düşüş değil bu kendine doğru inmek.." aklınıza yüreğinize sağlık 🌿
Bektaş Şenel
2020-10-07T23:20:07+03:00Teşekkür ederim canım kardeşim. O senin bakışının güzelliği. :) Senden bir şeyler de görelim artık şuralarda.
Ozan Kapağan
2020-10-07T23:17:12+03:00uuu beybi, harika.
Ozan Kapağan
2020-10-07T23:16:54+03:00bu tür şiiri zaten seviyorum ama bu çok başka olmuş. uç olmuş kankacım, bayıldım. kalemine, yüreğine sağlık.
Bektaş Şenel
2020-10-07T22:33:22+03:00Sadık Hidayet'i özletti bana bu yorum. Teşekkür ederim Ali.
Yusuf, yorgunluğu paylaşabildiysek ne mutlu. Eksik olmayın.