-...

-Anlıyorum. Hayır, aptal değilim!

-Peki… Bize kanıt olarak ne sunacaksınız?

-Mmm… Şey… Ben… Ben problemleri çözebiliyorum. Evet, evet çözebiliyorum. Yapabiliyorum. Aptal değilim. Bana inanabilirsiniz.

-Basit matematik problemlerini çözebiliyor olmanız sizi zeki bir canlı yapmaz Bay… Bay Thales.

-Ama… Ama ben iyi bir insanım. Gerçekten. Ben iyiyim.

-İyilik ve kötülük, bizim aradığımız kıstaslar değiller Bay Thales. Zira bizler zekânın peşindeyiz. Göreceli kavramların arkasında 'kötü' denilen canlıların iyilerden zeki çıkması durumu ile birçok kez karşılaşmıştık diye hatırlıyorum. Alınmayın ama kötüler iyilerden daha zeki oluyorlar genelde.

-Saçmalık bu! Nasıl? Nasıl olabilir?

-Şöyle ki Bay Thales, türünüz kötü kavramını türetmişse eğer peşinde baskı ve dışlanmayı da getirmiş demektir. ‘Kötü’ler, ‘iyi’lerin egemen olduğu alanlarda var olabilmek ve kabul görebilmek için bir şeyleri başarmak zorunda olurlar. Kamufle olmak da dâhil. Söyleyin lütfen Bay Thales, tavşan mı daha hızlıdır yoksa kaplumbağa mı?

-Tavşan tabii ki!

-Elbette tavşan. Kaplumbağalar, olası tehditler karşısında sert olan kabukları sayesinde kendilerini korurlar. Tavşan ise sürekli hızlı olmak zorundadır. Ürerken bile... Hep av olmuştur ve hep kaçmıştır. Size anlatılan, sizin türünüzün uydurduğu, "Tavşan ve Kaplumbağa" yarışını unutun Bay Thales. Çünkü tavşan kazanacaktır. Çocukların gevşemesini önlemek adına uydurulmuş bu masalı örnek olarak sunacak kadar ‘zeki’ bir insan değilsinizdir diye düşünüyorum Bay Thales. Yanılıyor muyum?

-Hayır! Tabii ki de değilim!

-Elbette değilsiniz. Tavşan, kaplumbağadan hızlıdır. Çita ise tavşanın avcısıdır. Evet, bu hikâyeyi savunacak zekâdan daha fazlasına sahipsiniz ama hayır, bizim için yeterli zekâya sahip değilsiniz. Üzgünüm Bay Thales.

-Tanrı aşkına, size iyi bir insan olduğumu söylüyorum, beni neden anlamıyorsunuz? Üstelik öğrenebilecek kapasitem de var. Yemin ederim ki öğrenebilecek durumdayım. Anlıyor musunuz?

-Elbette öğrenebilirsiniz Bay Thales ama bunun için neden vakit kaybedelim ki? Bize mantıklı bir sebep sunabilir misiniz Bay Thales?

-Öğrenciniz olurum. Biraz önce çıkan adam ‘sta’ gibi bir şey söylemişti.

-Stajyer?

-Hah, evet. Stajyer! Stajyeriniz olurum. Böylelikle siz de sadık ve iyi bir stajyer kazanmış olursunuz.

-Anlamamakta ısrar ediyor oluşunuz bizi üzüyor Bay Thales. Staj kavramı, kapitalizmin daha uzun süre ayakta kalabilmesi için kapital şirketlerin fayda çıkar ekseninde buldukları bir çözümdür. Bu sistemlerde staj, sistemin dişlisi olan firmalara ve patronlara kâr sağlayan bir uygulamadır. İnsan kaynakları departmanını verimli kullanan şirketler, sadece kemik bir kadro ile çalışırlar. Sistemin yarattığı işsizler, yani işe muhtaç olanlar -ki bahsi geçen bu sistemde işe ihtiyaç duymadan hayatta kalabilmek için bir şirket sahibi olmalısındır, kaba bir hesap ile toplumun %0,02’lik bir kısmı işe ihtiyaç duymadan yaşamaktadır- sayesinde şirketler, hiçbir zaman yeni bir kadrolu çalışan ve maaş yüküne girmeden büyük kazançlar elde etmektedirler. Ne kapitalizm ne de staj kavramı, sizin yaşadığınız dönemlerde ortaya atılmamıştır. Şunu da bilmenizi isterim ki Bay Thales, biz ne bir şirketiz ne de para kazanmak üzerine kurulmuş bir ortaklık grubuyuz. Paranın, sadakatin veya iyiliğin bizim aradığımız veya umursadığımız kavramlar olmadığını söylememe gerek yok sanırım.

-Ama… Ama… Durun… Lütfen… Beni dinleyin… Yalvarırım… Ben iyi bir insanım… Lütfen…

-Üzgünüm Bay Thales ama bu görüşme uzunca bir süre önce sona erdi. Öğrenebilirim demiştiniz. Umarım size bir şeyler öğretebilmişizdir Bay Thales. Sıradaki!

-Durun! Lütfen! Yalvarırım durun! Ben iyi bir insanım! Lütfen!

-Sıradaki!

-Sırada dünya insanlarından, siyasi bir lider var. Kendisinin ‘Bilge Kral’ olduğunu iddia ediyor. Daha çok din ve milliyetçilik gibi konularda isim yapmış gibi duruyor.

-Din ve milliyetçilik mi? ‘Bilge Kral’ olduğu kanısına nasıl varmış peki?

-Halkının, onun için demiş olabileceğini düşünüyoruz.

-Şaşırmadım doğrusu. Dünyalı insanlar, hep aynılar. Buyurun Bay Bilge Kral. İsminiz nedir?

-Aliya… Aliya İzzetbegoviç.

-Evet, Bay İzzetbegoviç, sizi dinliyoruz.

-…