herkesin üstünkörü herkesleştiği

tanıdıkların ehlen geçiştirilip

borsanın çocukların ağzında kurlandığı

ne yazık hepimizin

ölen bir arkadaşının olduğu yaşta

düş tutsak boyundurluğuna boyun eğdim.

Zikri sefa hisler şilebinde

avucumun içinde tırtıllar kelebeğe

ehlen sehlene dönüşürken

olur da belki iki lafın belini kırarız diye

-eminim kaba kuvvet sevmezsin-

haybeden laflarla hakikatli yalanlar icat ettim.

onca yol ortak payda ararken

boyunun boyumu geçmesi canımı çok sıkıyordu

yetmiyordu

haritada bile sen üstte

ben altta kalıyordum.

bizim oranın yemekleri

çok güzeldir

de

yediğin içtiğin senin olsun

ben aslında anlamam mutfak işlerinden

ilk yalanımı söylemek zorunda kalmayayım

pörtlek gözlü kimsesiz çocuğun başını okşar gibi

ne iyi dedin

“bu sene yağmur yağmadı hiç”

boş versene yağmurların kızı

bizim ekinlerimiz mahsul vermeyeli

tam 22 sene oluyor.

tam 22 sene oluyor.

tam 22 sene oluyor.

görüyor musun hikaye bitti.

aşka teşne dilim katre katre

tükeniyor

merak etme bu yol sessiz sinemanın mucididir

üstelik coğrafyamızda

aşağı indikçe yiyecek şeyler

sola gittikçe gezilecek yerler artar

neyse otobüs geldi tutmayayım seni

“bizim orada hep yağmur yağar”

bilmez miyim yağmurların kızı

küresel ısınma yerele indirgenmeden

su gibi geldiysen su gibi git

ben senin duanı bilirim!