Soluk yakıyor keskinlik, ayrılıkmış inatçı

Tanımam vuslatı

ertelenmesi şu hislerin “bugün de görüşmeye zaman yok” uğurlamaya nâzır


uzatmaya da yeltenmiyor sözcükler

Kendine iyi bak.

elimin üzeri yara izidir, bir sokak kedisinden miydi depresif çizikler

Tırmıklanmış fazlalığı kökü maziden hiç



Sen her rastlantıda, yüzüme bakamamışcasına susuyorsun

dışım buz ağırlığı sızlanıyorum, ıssızlığım

Külfetmiş sevgim, sevdim, sevmiştim, severdim “artık karşılaşmayacağız”


Yeryüzü mekan belleğimizdir gurbet, rutubet kokuyor, camdan izliyorum buharlı bir tren oluyor sensizliğe ayrılan biletim


bağ zayıflığı aramızdaki, temeli yıkılmış gene de hayâli örgütlendim savı delilsiz

“ciddî planlanan haksızlık ”



bir toplu yürüyüşe çıkmışız, dilenciliğe sesler birikmiş tizlik, dilde istemsizlik, tercümesiymiş “Seni sevmek tükendi”



Muştular giydirilmedik, sıhhati de bocalıyor insanın, hüzün bolluğu, yoksul imgeler, gerçekliğini kaybetmişlik

“aşk tahliye edildi” , yılan hikayeleri, çıplaklığını duydum


İniltiyor, çekişiyor, keşfedilmeye hazır “gitmek belirtisi” ne çok merhametli vedâmız, kaybolan yıllar


sevdiğim yolcu eyledin beni, hasret müebbetindendi “travma, sana nasıl güvenirim ki?

başkalaşmışsın/farkın yok/kördüğüm. Sahte.


Ezeldendir arayıp sormazsın ya aslında, orada değilmiş evim. Ömür boyu benden uzak kalasın.