Dün sabah gelen mektupları okumayı unutmuş bu akşam hepsini tek tek okumaya çalışıyordu. İçlerinden birisi dikkatini çekti. Kırmızı bir zarfa konmuş özenle bir yazı iliştirilmişti.
"Sevginize mazhar olma umuduyla gönlünü yeşerten en sadık sevgiliniz".
Ne özenle seçilmiş kelimeler diye geçirdi içinden. Oysa gönlü hiçbir harfin birleşiminde samimiyet bulmuyordu. Yine de mektubu açıp okuyacak kadar iyi bir hanımefendiydi.
Mektup selam verme hal hatır sorma faslıyla başlıyor devamında onu ne denli özlediği ve çok kıymet verdiği sevgisine ne zaman karşılık bulabileceği sualiyle birlikte ona verdigi kıymet ve değerin ölçülemez ağırlığıyla devam ediyordu. Gözleri ilk satıra yeniden döndü ve sesli bir şekilde en az üç kere tekrar etmeye başladı. Pek sevgili hanımcım.. Pek sevgili hanımcım.. pek sev...Tamamını okumak niyetinde değildi. Kıymetli vaktini böyle inançsız kaldığı bir konu üzerinde harcayamayacak kadar yoğundu. Eline bir kağıt ve kalem alıp görgü kurallarını bir kenara bırakarak şu cümleleri yazdı.
"Sevme şekliniz bayım tüm meselem sevme şekliniz. Aşikare beni kırıp döktüğünüz bir sevgiye sahip olmanız derdim. Gözlerime bakıp sizinle hasbihal ederken sanki sizin için ne kadar da değersiz ve önemsiz olduğumu gözbebekleriniz dile gelip anlatıyor. Sonra hitap şekliniz. Bir yabancıyla ilk karşılaşmada söylenebilecek bir soğuklukta insanı üşütüyor. Elleriniz, bana hiç uzanmayan o teniniz. İnsan sevdiğine dokunmak arzusuyla dolup taşmaz mı yanılıyor muyum siz söyleyin. Sonra, sonra beni merak etmeyişiniz. Neye yormam gerekiyor anlatın bana. Bir erkek kadınını nasıl olurda merak etmez. Gelmiş bana sevgiden bahsediyorsunuz. Hangi sevgi bu Allah aşkına. Yüzümü güldürmek için çabalarınız nerede? Sevgi emeksiz olmazken siz pasta arzulayıp kılınızı bile kıpırdatmamayı tercih ediyorsunuz. Korkarım ki sevmek nedir bilmiyorsunuz. Biraz kitap okuyup az biraz film izleseydiniz belki küçük bir fikir sahibi olabilecekken tamamen ilgiden yoksun çabasızlığınız gönlümü zedeliyor. Size gerçek sevgiyi anlatabilecek gönül zenginliğine sahip olsam da bunu tercih edebilecek bir ruh benzerliğimizi zerre kadar göremiyorum. Bu denli kabalığınıza serseri gönlüm ile şapka çıkarıyorum takdire layık birisiniz."
Kağıdı katlayıp ne derece bir önemsizliğe sahip olduğunu anlatmak maksadıyla gelen zarfın içine koyup en kısa sürede ulaşması için postaya mektubu vermiş, eve dönüp mutfaktan aldığı bardağı doldururken bir sevgi hırsızını daha uzaklaştırmanın rahatlığı içinde fincanından çayını yudumluyordu.