sevgili kendim,
sana bir mektup borçlu olduğumu düşünmüştüm ama sonradan fark ettim ki ben kimseye bir şey borçlu değilim. kimse de bana bir şey borçlu değil zaten. ama yine de dedim ki konuşalım biraz, dertleşip tasalanalım, zaten bizim birbirimizden başka kimsemiz de yok.
sevgili kendim, bazen kendimi koskoca bir kalabalığın ortasında dizlerimi karnıma cekmişim de görünmezliği arzuluyormuşum gibi hissediyorum. kalabalıktan kaçıyorum ama senden kaçamıyorum. kafamda sanki bir sürü bi sen var, hepsiyle de bağırıyor, kan tükürüp nefretini kusuyorsun bana.
sevgili kendim, sen hiç sevilmediğin için mi bu kadar hırçınsın yoksa bu kadar hırçın olduğun için mi sevilmedin hiç?
dur biraz, nolursun. sakinleş. nefes al. boğuluyorum ben içeride, farkında değil misin sen bunun? bu kadar öfkeli misin sahiden sen bana ve de bize?
ben artık korkar oldum senden, namı diğer kendimden. ellerim titriyor, soğuk soğuk terliyorum.
bak mesela insan hiç kendine rastlamamak için yolunu değiştirir mi?
ben değiştiriyorum.
hatta kaçıyorum basbaya senden, dörtnala koşuyorum ciğerlerim nefessizlikten haykırırken feryat figan. durmuyorum, durulmuyorum.
gün doğana değin çehremi saklayacak gölgeler arıyorum.