Serebral korteksimin girinti ve çıkıntılarından parmaklarımın uçlarına kadar inen bir yol vardır görünmez.
Artık dağınık, mutsuz, tuhaf ama akıl-içi saçmalıklarımın kilitli olduğu odaya dar da olsa bir pencere açtım. Penceremin önüne en güzel çiçeklerden dikeceğim. Onları toprağın eksik bıraktığı minerallerle zenginleştirilmiş, zihnimin güneş alan baharlık yerlerinden akan taze damıtılmış sularla büyüteceğim.




Sevgili Zeynep,


Biliyorum mutluluk manasız senin için. Yetersiz, kuru ve yavan.

Yokken değerini yitiren ve varken değer kazanan yegane duygu belki.

Bu kadar ayrıksı, bu kadar enerjik, bu kadar pembe, sarı ve bu kadar mantıklı kaç duygu var ki?


Bir sürü konuda kimseyi ilgilendirmeyen fikirlerimi anlatıp biraz olsun ferahlayabileceğim yeni bir yer buldum bugün.

Şimdi yeni açılmış penceremin önünde ne kadar sabırsızlıkla bekleyeceğimi ifade etmek için kullanacağım bu duyguyu. Mutluyum...




Allahım kimin bu aydınlık yüz?


Bu boşa geçirilen zamanlardan ötürü rahatsız hissettiren bakışların kaynadığı gözler bana mı bakıyor şu an?


Neden bu kadar mutlu bu kız?


Kafasının içinde kozasından çıkmış çiçekler mi uçuyor?




-Ve gözlüksüzlüğümle mükemmelleşmiş görünüme gülümseyerek bakarken bulmuş beni alem-