Sevilebilir olmak için neşeyi ve gücü giyiniyoruz ya da kendimize yarattığımız sahte silahımız her neyse. Fiziksel çıplaklığa ulaşabilmek için kendi çıplaklığımızı gizliyoruz. Sonra? Tüm bu sözde sevgi arayışından sonra sahte bir alışveriş geliyor hatta bazen pazarlık. Kendimize biçtiğimiz değerin karşılığını arıyoruz. Peki bizi silahlandıran ne ? Bu kadar mı korkuyoruz güçsüz olmaktan ve gerçekten güçsüz olmadan sevgiye ulaşabileceğimize inanıyor muyuz, inanıyor muyum ? Silahsız, çıplak ve kendim olarak güçlü olamaz mıyım, çaresizliğim de sevgiyi hak etmiyor mu ? Bilmiyorum ama inanıyorum, gölgelerimi çizdiğim bir peçete bulunduğunda ve gülümsemelerimin ardındaki ben sorulduğunda ya da eski bir arkadaş günahlarını anlatmak için aradığında, sıcak sevginin pazarlıklardan değil şefkat ve çıplaklıktan geldiğini hissediyorum.