Güneş gökyüzüne usulca veda ederken biz yeni selamlamıştık birbirimizi gözlerimizin ötesine yol alarak. Gözler her zaman doğruları söyler derdin, inanmak istedim. Bu yüzden gözlerinin içine bakarak "Sevilmekten neden korkuyorsun" diye sordum sana. Çünkü sevmek istiyordum seni. Yarını düşünmeden... Sadece saçlarının tüm teline sevgimi ulaştırmak istercesine onları okşamak, gerçek seni tanımak, buselerimle ruhunu doyurmak istiyordum. Kalabalıklar içinde yalnız kalan ikimiz bir uygarlık yaratsın istedim. Sevmenin ve sevilmenin mümkün olduğu... Gözlerin bir kitap gibi okunabildiği, ruhların bir rüzgar gibi hissedilebildiği kalbimizin derinlerinde...

"Sevgiye olan inancımı yitirdim?" dedin buruk bir sesle. Her kelimenden akan onlarca hatıra ,akıp yol alıyordu zihninde. Suçlayamadım seni. Suçlayamadım yanlış insanlara yitirdiğin yılların burukluğunu en derinine kazıdığın ruhunu. Dolan gözlerinin içinin gülmesine sebep olmak istedim. Belki de kasımpatılarımızı solduran zaman bize derman olup yenilerini açtırırdı haziran ortasında. Bir şey diyemeden sarıldım sana, hiçbir zaman bırakmak istemezcesine... Çünkü bu hayatta en iyi, belki de yapabildiğim tek şey seni sevmekti.