Hep bir başkası olmaktan korktum. Kendim olamamaktan, bir başkasının yerime geçmesinden, benim onlar gibi hissetmeye başlayıp kendimi hissedememekten. Çünkü eğer kendin gibi olmazsan mutlu olmayacaktın, çünkü eğer kendi gibi davranmazsan sevmeyecekti seni kimse. Bunun için o kadar çabaladım ki. Durdum, düşündüm. Bir yerde hata yapmıştım besbelli çünkü mutlu değildim, bir hata yapmıştım çünkü herkes beni sevmiyordu. Mümkün değildi ki zaten bu. Çocuk aklı işte... Kendimi buna inandırmıştım.


Peki 9 yaşında kendini inandırdığın küçük oyunu nasıl 20 yaşına dek sürdürdün? Akıl kârı mıydı seni herkesin sevmesi? Herkesin seni sevebileceğine nasıl inanırdın ki zaten? Fark ettim ki bugüne değin asla kendim olamamışım, fark ettim ki kendim dışında her şeye dönüşmüşüm. Ben hariç her şeye ve olmasından korktuğum herkese. Hiç kimse olmak istemeyip en çok kendinden kaçmışsın aslında, belki de kendini hiç sevmedin. En büyük nefretin kendinmiş. Kendini yok saydın, görmezden geldin; acımazsızca ama çok yavaş bir şekilde kendini bitirdin, yok ettin. Adım attığın her yerde, kurduğun her cümlede, içinde bulunduğun her insan ilişkisinde sen olmaktan çıkarsan seni sevmezler.


Korkun 9 yaşında başladı. Şimdi her şeyin en başındasın, farkındasın. Aslında meselenin kendin veya bir başkası olmak olmadığını biliyorsun. Ne yapacaksın şimdi?

Ee daha o yaşta neydi seni sevilmeme korkusuna iten?