''iliklerime kadar göz yaşı okyanusunda yıkandım
düşlerim hasretinin zemzeminde can çekişirken
azrail gelsin diye dua ederken dilim
yüreğimin lime lime edilişine boyun bükerken ruhum
söylesene sevgilim;
kavuşmak mevsiminde
çiçek açan umutlarımı
gidişinle mezara koyan gassala çatsam
isyan etmiş olmaz mıyım?'' dedi adam. ve sonra sol zulasında sakladığı resmi çıkardı cebinden. gözlerinin şakaklarına dayadı. tek bir bakışıyla çekti tetiği ama ölmedi. daha sonra ipek mendile eskimesin diye kat kat sardığı mendili açtı. normalde yusuf'unu gören yakup olurdu bu kokuyla.ancak bu sefer ciğerleri parsel parsel değil milimetre milimetre dört kolluya binmek için acele ediyordu. o an zamanın tek kum tanesi dahi düşmemek için niyetlenmiş gibi adamı izliyordu. işte o vakit gelmişti. çekilen bir yay gibi adın dudaklarından döküldü. bu harfler son bir kelimeyi yaratmak için o kadar olasılık arasından itinayla seçilmişti. ve son kez lügatı cennete sarılmışçasına mutlu bir tebessüme kurban edilmişti. bu saliseden sonra dönüş yoktu. o gece adam tüm cismaniyetini, duygularını ve ruhunu ortadan kaldırmayı planmıştı ve bunu başardı.