Güçlü kadınların ikinci serisinde rotamızı Almanya topraklarına çeviriyoruz. Eva ismine olan hayranlığımı bilenler bilir. Yavrum, annen olur da meleklerin yardımıyla babanı bulursa bu isimle dünyaya gelecek, okulda isminle havanı atabileceksin. Şimdilik gelecekteki kızımı bir kenara bırakıyor, geçmişteki bir kadında kendimizde olan neyi bulacağımıza bakıyoruz.

 

Karakterimiz, Nazi Almanyası’nın salt kötü olarak adlandırılan lideri Adolf Hitler’in sadece 40 saat evli kaldığı hayat arkadaşı, güzeller güzeli Eva Braun (alkış efekti)... Hitler’le tanıştığında 17 yaşında olan ve Hitler’in özel fotoğrafçısının asistanlığını yapan Eva, 40 yaşındaki bu adama gördüğü ilk anda aşık olmuştu. (Nasıl bir yokluktu yavrum?) Hitler ise güzelliğinden etkilendiği bu kadını evine davet etmişti. (Bana gelsene, film falan izleriz...) Eva, her ne kadar başta sıcak bakmasa da Hitler’in cazibesine karşı koyamamıştı. (Körlüğüne mi geldi annem...)


Yakınlaştıkları dönemde Nazi Partisi yoğun bir şekilde zirveye oynuyor ve bütünüyle Almanya’ya aşık Hitler, Eva’yı ihmal edince Eva kıskançlık krizlerine giriyordu. Yine de umudunu kaybetmeyen Eva, her hayal kırıklığını gözyaşlarıyla karşılıyordu. Bu duruma daha fazla dayanamayan genç kadın babasının silahıyla intihara kalkıştı. Anatomi bilmediğinden mi yoksa sadece Hitler’in dikkatini çekmeyi amaçladığından mıdır bilinmez, bu intihar girişimi başarısız oldu ancak Eva amacına ulaştı. Artık Hitler onunla daha fazla zaman geçirmeye özen gösteriyordu. (Yola gelmiş yiğidim...)

 

Siyasetle hiçbir şekilde ilgilenmeyen ve hayatını “Katya portakal suyumu getir” çizgisinde devam ettiren Eva’nın saf Alman ırkından olup olmadığı, bu dönemler Hitler tarafından kontrol ettirilmiş ve çıkan sonuçlar neticesinde dönemin Yahudileriyle aynı kaderi paylaşmaktan kurtulmuştur. (Aşk meşk hikaye annem, verilmiş sadakan varmış derler buna.) Bir süre sonra Hitler’in ilgisi tekrar azalınca Eva tekrar intihar yolunu denemişti. (Ablam az yaratıcı mı olsaydın ya...) Bir kez daha bu intihar olayı işe yaramış, Eva istediği ilgiyi tekrar elde etmişti. Ancak ortada çok garip bir durum vardı ki kimse aralarındaki ilişkiyi bilmiyor, herkes Eva’yı Hitler’in özel sekreteri zannediyor, Hitler izin vermedikçe Eva odasından dahi çıkmıyordu. (Ablanın hali itten beter, keyfi paşada yok kısacası.) Çünkü Alman halkı önünde Hitler’in tek sevgilisi Almanya olmalıydı. (Ne içiyorlardı acaba?) Bu gizemli ve çalkantılı aşk hikayesi 1945 yılına kadar devam etti. Bu süre zarfında Hitler hiçbir zaman Eva’ya sadık kalmadı ve onu defalarca aldattı; ayrıca ezelden beri Eva’ya değil yeğenine aşık olduğu söylentiler arasındaydı. (Din elden gitmiş...) 1945 yılında savaşın son zamanları ve hatta son anlarında herkes pes etmiş ölmeyi beklerken Hitler, ani bir kararla düğün hazırlıklarını başlatmış ve tepelerine bombalar yağarken bulundukları sığınakta Eva ile evlenerek onu Bayan Hitler yapmıştı. (Abi acelen neydi ya, daha yavaş gelseydin...)

 

Ertesi gün Kızıl Ordu bulundukları sığınağa artık iyice yaklaşmıştı. Eva hayatı boyunca tek amacını yerine getirmenin verdiği mutlulukla, Hitler ile keyifle odasına çekilmiş ve ardından bulundukları odadan silah sesi yükselmişti. Eva güzel görüntüsünü korumak amacıyla siyanür içerek, Hitler ise işini garantiye alarak hem siyanür içerek hem de kendisini başından vurarak intihar etmiştir. Çiftin son isteği olan cesetlerinin yakılması da hemen gerçekleştirilmiştir.


Trajik bir aşk hikayesinin sonuna gelirken akıllarda birçok soru... Ama en önemlisi şu: Sevilmediğinizi bile bile bir insanı karşılıksız, taparcasına sevebilir misiniz yoksa her zaman garanti bir yol olan “seni seveni sev” yolunu mu seçersiniz? Karar sizin...