Çok küçüktüm, babam bize hep kötü davranırdı, dedem bir keresinde bana oyuncak bebek almıştı, babam elleriyle koparmıştı onu. İşte ben o gün büyümeyi öğrendim; sevdiklerimi kaybetmenin o hissini, acısını o gün yaşadım. Sevebilmekten korktum.
Sen çıktın karşıma şimdi, yapmamalıyım dedim, sevmemeliyim. Sevdim.
Şimdi o çok sevdiğim sokaklarda yürürken gözyaşlarım bana eşlik ediyor. Yirmi üç yaşımın çiçeği elimde, kalbimin çırpınışları burada bu sokak arasında, gözlerine her baktığımda acıyan kalbimin kemikleri teker teker kırılıyordu. Aşk mıydı bu? Aşık olmuştum. Aşk, acı çekildiği sürece mi aşk kalırdı? Bilmiyordum.
Ellerim ağrıyor, kemiklerim sızlıyordu, seninle nefes alabilirken soluksuz da kalabiliyordum, çünkü ben seni sevmenin bedelini ödüyordum.
Çıkacağım bu duvarlardan, tekrardan çiçeklerimi koyduğum pencereme çıkıp saçlarımın esintisinde kaybolacağım.