Şehirlerde evler vardı betondan,
Beni çaldılar yarin yüreğinden,
Betonarmelere sığmaz oldum.
Şehirlerde vardı hızlı yürüyen insanlar,
Acelesi olduğunu iddia edenler,
Benim kalmamıştı ne bekleyenim,
ne gidecek yerim...
Bu yüzden ben koşan şehirlerde,
bir keşiş kadar yavaş yürürdüm.
Şehirlerde vardı toprak kentler, toprak evler,
yanından geçerdi deve kuşu misali herifler.
Ben toprak kentler görünce,
bir karanfil miktarı dururdum.
Ruhlarına şiir okurdum.
Şehirlerdeydi çamaşırları bembeyaz yıkayan kadınlar.
Benim menşeim acının içinden,
mayam çamurdan,
Temiz olmaz yıkasam da
bu ellerim, kıyafetlerim,
bir kere batmış vicdana!
Şehirlerde vardı hastane köşelerinde şifa arayanlar,
Ben elleri ile ebrası iyi eden havarilerin çocuğuyum.
Şehirlerde vardı eskimeyen kostümleri ile şarkı söyleyen papağanlar.
Benim kulaklarım şehrin seslerine tok!
Ben bozkırlarda duydum,
sesleri yüreciğinden gelenleri.
Şehirlerde değerlidir renkleri,
unvanları, soyadları insanların.
Ben küçük oğluyum kara bıyıklının.
kime danışsan tanır beni!
Bilirler yamalı basma şalvarımı
yara almayan tek yerimin
ruhum kaldığını.
Ben yabancısıyım şehrin.
Bir yağmuru çok iyi tanırım,
bir toprağı,
bir ağacı,
Ben yabancısıyım şehirlinin,
Tanırım Adana’daki ırgatları,
ütüsüz kıyafetleri,
Madende ise batanları,
Kömür ocaklarında,
güneşe kavuşamayan adamları.
Tanımam Karun’ları,
Ne develerini bilirim,
ne deve yükü ile taşıdığı hazinesinin anahtarlarını.
Yüküm vicdanım benim!
Ondan başkasını taşımam sırtımda,
Ne bilirim ben İremleri,
ne yerle bir olan müzeyyen kâşânelerini.
Ben bilirim kerpiçten evleri,
Yıldızların yakın olduğu damları,
Zeybek oynayan efeleri.
Ben yabancısıyım şehrin, şehirlinin,
ondan benim yanıklığım.
Uzaklara dalıp memleket rüyaları görmem!
Rekabete güç getiremem,
o şehrindir!
Ben yün yorganlar altında,
beklerim uykusuzca.
Göreslerim insanları,
yolları, tanımadığım duyguları,
yari, anayı, babayı...
23.01.2020
19:37 Perşembe