Şeytanıma sordum:
-Tanrıdan neden korkmuyorsun?
- Tanrının korkulacak neyi var?
- İsterse seni bir avuç kül eder
- Bir avuç kül olmakta ne varmış? Ben bir hiç iken Ateş etmiş, şimdi kül etmesin diye yakarmak neden ?
Neden onun bana acımasını isteyeyim?
İnsanlar, Tanrı onlara acısın ister.
Onun merhametini arzular. Aslında onun nefretini arzulamalı, meydan okumalı. Ona hiçbir şey için yakarmamalı.
Hangimiz var olmak için Tanrıya yakardık? Şimdi var olmak ve acı çekmemek için yakarmak neden?
Cennet ve cehennem, Tanrının ilizyonundan başka bir şey değildir.
O bizi kendi krallığı için yarattı. Bize verdiği herseyi, ona en iyi şekilde hizmet edelim diye verdi. Yoksun bıraktığı hersey için ise yakarmamızı bekliyor. Bundan büyük bir zulüm olamaz. Kendi varlığından emin olmak isteyen Tanrı, bizlere muhtaçtır. Eğer ona asi olduk diye bizleri yok edecekse, kendi krallığını yıkmaya da and içmiş demektir.
Ben Tanrının ne merhametine ne sevgisine güvenirim. Bu dünyada ona dönmeyen, onun kibrine hizmet etmeyen hiçbir şey yoktur. Can verdiği ne varsa , merhamet de etse gazab da etse, karşılığında hep kutsanmak, yakarılmak ister. Ondan merhamet dilendikçe kırbaçlar kulunu. Nefretini isteyene ise, kılıcı bilemekten baska bir şey yapmaz. Onun işi acizlerledir. Aciz olanın acziyetiyle okşanır kibri.
Korkmamalı ondan. Hatta acımalı ona.
Çünkü o, elinde sıkıcı bir oyuncaktan başka bir şey olmayan yapayalnız bir çocuk gibidir. Bazen taştan taşa çalar oyuncağını, fakat incinir kırılır diye de korkuya kapılır. İşte insanın korktuğu Tanrı, bu çocuk gibi acınasıdır....