Dünyaca tanınan çok ünlü bir ressam en değerli tablolarını satışa sunacağı bir sergi açar. İlk gün asistanı ile beraber sergiyi gezen ressamın gözüne, çok değerli bir tablo önünde pür dikkat resmi inceleyen küçük bir çocuk çarpar. Çocuğa yaklaşan ressam çocuğa beğenip beğenmediğini sorar. Çocuk heyecanla çok beğendiğini ve almak istediğini ifade ederek fiyatını sorar. Ressamın yanındaki asistanı çocuğa alaycı bir tavırla;

5000 senin paran buna yeter mi?” der.

Çocuk koşarak dışarı çıkar ve 5 dk sonra döndüğünde bir elinde kırık bir kumbara diğer avucunda ise bir avuç bozuk para vardır.

Çocuk titreyen bir sesle ressama sorar;

"Burada ne kadar var? Benim için sayar mısınız? 5000 çıkıyor mu? Sahip olduğum her şey bu ve bu gün annemin doğum günü, onun için bu tabloyu satın almak istiyorum” der ve ressama uzatır. Ressam parayı sayar ve;

-Tamam ufaklık paran bu tablo için yeterli” der ve görevlilere tabloyu paketleyip, çocuğa vermelerini söyler. Durumu gören asistan panikle ressama,

-Ne yaptınız sadece 8 olamaz. O tabloyu nasıl verdiniz? Ben o resme 5000 verecek o kadar çok kişi tanıyordum ki ” der.

Ressam asistanına döner ve;

-Evet bende o resme 5000 verecek çok kişi tanıyorum ama o resme SAHİP OLDUĞU HERŞEYİ VERECEK KİMSEYİ TANIMIYORUM, der..!