Bir daha hiç açılmayacak bir kitabın

Doğum lekesi, kat izi olarak kalmak;

Bu keskin, bu derin,

Bu hal, bu tavır değil

Kopmaz, kopsun dediklerin.

Orası sandığın yer, burası değil, ey ahmak!

Eğilip, büküldün

Kıvrıldın, süzüldün

Burası değil inceldiğin yer,

Şikayet yok, sitem yok

Bu düpedüz senin ibneliğin.

Ölüm,

Kışlıklar arasına kaldırılan bir parka...

Ütüsü jilet,

Parkaya ütü vurulmaz ey ahmak!

Ölümü düşlerken,

Belli hayatı sevdiğin.

Bu çiçekler, bu bahar,

Tutmaz artık bu ipi düğümlerin.

Kuş kanatsız, kervan kırmızı ışıkta

Mübah madem her yol savaşta ve aşkta

Tek dişini de söktürdü,

İmplant kaplı medeniyetin.

Ey ölüm meleği, ey malum faili!

Artık bu kat açılmaz, ütüsü tutmaz

Müsaade isterim ünsüz deliler,

Lütfen bu yayaya yol verin.