17 yaşlarındaydım ilk sigara içtiğimde. Ciğerlerim patlayıp ağzımdan çıkacak, beynim gözlerimden akacak sandım ilk nefeste. Sonra bir nefes daha bir tane daha derken ilk sigaramı içiverdim. Paket taşımazdım. İçen arkadaşlarıma 'bi tane ver yeaa ben bağımlı olmam zaten' derdim. Onlar da verirlerdi. Öyle öyle alıştım sigaranın ciğerlerimde bıraktığı ağrılı ama garip hissine. Zaten babam evde paket paket içtiğinden çok da yabancılık çekmedim doğrusu. Bazı geceler babam uyurken paketinden bir iki dal aşırıverirdim. Babam bizim lisede tarih öğretmeniydi o zaman. Beni yakalaması işten bile değildi. Arkadaşlar öğle arası inşaatlarda içerlerdi ben de izlerdim. O zaman yemezdi okulda içmeye. Kendime sözüm vardı. Liseyi bitirmeden sigara paketi taşımayacaktım. Öyle de oldu. İzmir'e adımımı atar atmaz bir markete girdim. Gururla bir paket mentollü sigarayı satın alıp cebime koydum çıktım. Sonra arkası geldi. Arkadaş ortamında pek güzel gidiyordu meret doğrusu. Kahvaltı sonrası, yemek arkası, alkol yanı derken ciddi ciddi sigara bağımlısı oldum. Ama öyle böyle değil. Zamanla abarttım da abarttım. Sınav haftasıydı, aşk acısıydı derken tam bir tiryaki oldum çıktım. Ah be Gizemim. Oysa ki hiç de aklıma gelmezdi küçükken paket paket sigara içeceğin. Oluyormuş işte. Sigara en büyük dostum olmuştu. Bir tane yakardım. Kesmezdi. Bir tane daha yakardım. Leş gibi kokuyormuşum, azıcık hızlansam hırlamaya başlıyormuşum filan hiç koymazdı. Bir gün ailemin de dikkatini çekti. Ne zaman telefonda görüntülü konuşsak elimde sigara. Ne zaman aile evine dönsem balkonda yaşıyorum. Elimde sürekli bir sigara. Ablam en sonunda dayanamadı. Duruma el koydu. Nereden bulduysa bir tedavi yöntemi araştırmış. 'Biyorezonans'la sigarayı bırakacaktım. Eskisinden daha sağlıklı olacaktım. Kırlarda bayırlarda tıkanmadan, özgürce koşabilecek, yediklerimin tadını daha fazla, fazla fazla alacaktım. Ama korkuyordum. Sigara benim en büyük dostumdu. Hep yanımdaydı. Hastalıkta sağlıkta mutluyken gülerken ağlarken elimde hep sigaram vardı. Çoğu fotoğrafımda bile elimde sigaram, mutlu ve huzurlu objektiflere gülümsüyordum. Canım, bebeğim, aşkım birtanecik sigaramdan nasıl ayrı kalacaktım? O'nu bedenimden kazısam ruhumdan nasıl atacaktım. Sigarayı seviyordum. Çok seviyordum. O benim sadık yarim, biricik dert ortağımdı. Neyse, günü geldi. Giyindim hazırlandım. Ablam aldı beni götürdü tedavi merkezine. Mağrur bakışlarla içeriyi süzdüm. Demek burada beni sigaramdan ayıracaklardı. Demek acımasızca bizi ayrı koyacaklardı. Hemen canım sigara istedi. Çok gergindim. Beni bir koltuğa oturttular. İki sigara yakacaksın ikisini de yarım içeceksin dediler. Boyun eğdim. Tamam dedim. Gözyaşları içinde iki sigarayı yarım yamalak ciğere indirdim. Çoraplarını çıkar dediler. Çıkardım. Ayaklarımı soğuk bir demir tabelaya basıyordum. Kafama elektrot gibi bişey bağladılar. Ellerime demir çubuklar verdiler. Yanıma yöreme de tuhaf şeyler yapıştırdılar. Bir makine vardı .Düğmesine bastılar. Makine çalıştı. Ablam yanımdaydı. Acımasız kahkahalar atıyor, benim savunmasızca sigaramdan ayrılışımı fotoğraflıyordu. Bir iki saate yakın bir süre sonra beni makineden ayırdılar. Artık hayatımın farklı bir evresine geçiyordum. Daha sağlıklı fakat eksik hissediyordum. Sigaram olmadan günler nasıl geçecekti bilemiyordum. Beni bir odaya alıp bu işlemi yaptırmaya karar verdiğim için hemen tebrik ettiler. Kriz gelirse diye çiğnemem için çirkin bir şey verdiler. Ne olduğunu hiç anlamadım. Bir de dalga geçer gibi elime lavanta kolonyası tutuşturdular. Gerilirsem koklamam için. Demek gerilecektim. Kendimi buna hazırlayıp. Bir tomar dolusu parayı merkeze bayılıp oradan ayrıldık. Kendimi çok tuhaf hissediyordum. En yakın arkadaşımla buluştuk. Sağ olsun canım çekmesin diye sigara paketini evde bırakmış. Ama onun için de zordu. Biz hep karşılıklı sigara pöfürdetmeye alışmıştık. Şimdi ikimizin de eli ayağı titriyordu. Konuşacak bir şey bulamıyorduk. Sadece sigara içmek istiyorduk. Velhasıl kelam zor oldu zor. Arkadaşlarla buluşuyordum. Sigara içmiyordum. Tabi onlar benim ne menem bir bağımlı olduğumu bildikleri için sigarayı bıraktığıma da bırakacağıma da inanmıyordu. Bir hafta çok zor ve uzun geçti. Bir gün dayanamadım. Çılgınlar gibi ağlamaya başladım. Sigara istiyordum. Derhal sigara içmeliydim. Elim ayağım titriyordu. Ben hep kafelerin bahçeli kısımlarında - hava buz gibi olsa da- oturmaya alışmıştım. Sınavdan önce, sonra, yemekten önce, sonra ve her işin başında ve her işin sonunda sigara içerdim. Bu ayrılık bana çok zor gelmişti. Ve onsuzluğa daha fazla dayanamadım. Bir tane yakıverdim. Bir tane daha bir tane daha derken tekrar leş kokulu günlerime döndüm. Uzun bir süre daha sigara içmeye devam ettim. Ta ki bir hastalığım olduğunu öğrenene kadar. Doktor sigara içme ilerleyebilir hastalığın dedi. Tamam dedim. Emir büyük yerden. Bu sefer durumlar ciddi. Artık sigarayla olan ilişkimi bitirmemin vakti geldi. Ve fakat yine çok zorlanıyorum. Bir süredir paket almıyorum. Arada otlakçılık yapıyorum. Ama kadim dostum sigarayı artık hayatımdan çıkarmanın vakti ve zamanı gelmiştir dostlar, biliyorum.