Tükenmiş bir kalem; silik, yazası yok. Bir o kadar da var gibi.

En son ne yazdığını hatırlamıyor... Hatırlasa bitirecekti o güzel eserini.

Düşündü durdu. Durdu düşündü!

Belki de suçlu sendin. Anlamadın onu.

O yazdı sen sildin, sen sildin o yazdı.

Suçladın kalemi, gittin ağacı taşladın. Tıpkı şeytan taşlar gibi!

Git kendini taşla! diye bağırdı kalem. 

Bir alkış tufanı koptu. Mikail de kalemden yana. 

Öyle bir yağdı ki yağmur! Aldı götürdü seni de

Kalem yükseldi gökyüzüne. 

Öyle bir cesaret geldi ki bulutlara döktü içini. 

Bulutlar gıdık aldı. Sanki çok komik! Kızdım bulutlara.

Hepsini boyadım siyaha. 

Zifirî gece ürperdi koynumda.

Bu sefer ben güldüm ona.

Yıldızları merak ediyorsun biliyorum. Etme.

Onlar benim yanımda. 

Dantelli oyasıyla örtülmüş, yıkanmış yün kokuyordu.