Nedir şiir?

Boşluğu ıskalayan kelimeler bütünü mü?

Manasızlığın derin uçurumundan insanı aşağı iten afilli sözcükler yığını mı?


Evet görüldüğü üzere 'şiirin ne olduğu' sorusuna pek çok soru ile karşılık verilebilir lakin cevap verilemez.


Hakikaten nedir şiir?

Bir şey aynı anda hem 'insanı en umutsuz anında dik tutan bir dayanak ve en mutlu anında onu elemlere gark eden bir düşman' nasıl olabilir?


Evet, muhal görülen bu mukayesenin önermelerindeki birbirine zıt hasletleri bünyesinde taşımak ancak şiirin şanına şayandır.


Çünkü şiir rahat ve uyum içinde sudur etmez.

Şiir bir maraz, bir hastalık arar yuvalanmak için ve bu da insanın fıtrat-ı beşerisinde mündemiç olan tenakuzda mevcuttur.


Onu, yani insanı anlatan her şey, onun esrarını arttırmaz mı.

Nasıl ki kainat apaçık delillerle dolu ise de şu var ki ilahi ve aşkın olan Allah, bu göz perdesinin mâverâsında değil midir?


Yani ki bir şeyin yüceliği, onun ayan edildikçe daha fazla sırlanmasındadır.

İşte kelimelere bu sırlanmayı bahşeden şey şiirdir ve unutulmamalıdır ki kelimeler şiirlerde esrarlanarak mana düzlemine çıkmaya hak kazanır.

Evet, bu kadar kelamı şiir kavramını açıklama gayesiyle ettiysek de maksat hasıl olmadı, okuyucular lütfen sitem etmesinler, eğer bu yazımızı da bir mensur şiir olarak addetme lütfunda bulunursalar, ettiğimiz bunca kelamı abesle iştigal etmiş olma ameliyesinden de azad etmiş olacaklardır.

Evet merak edilmesin ki anlaşılsın diye yazılmadı bu metin, anlaşılmayan bir kavramı izaha kalkışmak benim mi haddime, tabii ki de hayır fakat insan kendini anlatmak isterken kelimeleri manasızlaştırır ve ben de sanırım şiir kavramını manasızlaştırmak istedim, yani kendimi anlatmayı...