I


Gökyüzünden kafamıza düşen elmanın

Diğer yarısı yerine utanmak istedim bugün

Renkleri arkamızda bırakarak koşturmak

Zemine inerken bilinçaltında kucak açmak

Hiç gitmediğim caddeleri terk ediyorum

Ağzımda falso verilmiş insanlık tadı

Ve öfkenin en zararsız biçimi ile 

Dramalardan tavan aralarından yeşilden

Trafik lambalarından 

Ve simide yapılan zammı protesto eden topluluklardan

Ayrılıyorum! 

Parça parça gökkuşakları arasında siyah siyah kusuyorum

Parmak uçlarımda yeşeren bir olgu hissediyorum

Tanrı’nın arkamdan konuştuğunu duyuyorum

Utanıyorum kendime dokunmaya cesaret edince

Bir de senin o renklerle barışık dünyanı sevince




II


Kendi hürlüğünü yaratan atların 

Kendi bacaklarını kırdıklarına şahit oldum

Trafik levhaları arkasında saklanan şiirler

Birer cenaze davetiyesi emsalindeymiş

Anneme onu çok sevdiğimi söyleyemiyorum

Sesin ve kelimelerin ilk defa bu kadar işe yaramadığını

Kırmızı ışığın yetmiş saniye boyunca yandığını fark ettiğimde öğrendim

Dünyanın içinde kendime ait bir yer aramadığımı

Zevklerin ve renklerin tartışma konusu olduğunu

Ve zihnin içindeki dehşet tohumlarını 

En sevdiğin şarkıyı aslında pek de sevmediğini fark ettiğin

O ilk günüm ben

Kendimizi her şeyden soyutlama arzusuna kapıldığımız

Her şeye aslında ne kadar da bağlı olduğumuz itirafını

Saklamak istiyorum bir kara kutuda

Suskun kişiliğimi örtbas ediyor tavan

Yetişemiyorum çevremde gelişen olaylara

Acele edersem panik tarafından rehin alınacağım

Beşiktaş'ı bir kez daha turlayamamak korkusu yüzünden

Azrail'den gelen davetiyeleri posta kutusunda bırakıyorum.





III


Ruhumun kevgire çevrilmiş keyfi ile 

Yolların ortasından yürümeye devam ediyorum

Aşktan ve romantizmden çok uzak caddelerdeyim

Anneler burada dramalar doğuruyor 

Çocuklar nasıl bir hüznün içindeler bilen yok

Kör ressamların fırça tutuşlarında saklı hislerim 

Balkonuna çıkıp mahallenin en yakışıklısına

Film çeken Gülşah bilir benim zihnimin fotokopisini

Düşüşlerim o kadar estetik gözükür ki 

Bazen şu Gülşah bile şaşırır bana 

Düştüğü yerde kalıp yerde yediği tekmeleri sayanlar derneği

Bugünlerde başta İstanbul ve şiirimiz olmak üzere

Her cadde ve mektupta yerini alıyor.

Ben hala yerdeyim kapanıyorum belki bana bakarsın umuduyla

Gittiğim her yere biraz daha bizden katıyorum

Kalıntıları takip etmek 

Dünyanın artığında öksürmek 

Hiç geç kalmadığımız yerlere 

Hiç geç kalmadığımız saatlerde yetişmek

Gülşah bana bu filmi çoktan çekerdi de

Yönetmen koltuğunda seni görmek için bir ömür bitirdim

Şimdi kapımı çalacak cesareti hissedersen yüreğinde

Önce Gülşah'tan önce Azrail'den özür dilemeni isterim

Benim iç mahkememden oldun olası aklanırsın zaten.