Yaşamak anlamsızken basit ve aynı zamanda zor. Bedeninin ihtiyaçlarını gidermen lazım; yemek yemek, barınmak uyumak gibi. Bir işe gir ve sadece çalış, alışacaksın ve işinde iyi olup daha çok para kazanacaksın. İhtiyaçlarını gidereceksin. Ne iş yaptığın önemli değil pek aslında, ama tabii ki kendine uygununu seçmek daha mantıklı. İşinde elbette ki insanlarla uğraşacaksın, bir işverenin ve hizmet verdiğin biri olacak, insanlarla uğraşmanın verdiği zorluğa da alışacaksın. Hiçbir şeyin anlamı olmadığı için normal olmalı. Tabii ki sıkılacaksın, şu an şunu yapmak vardı diyeceksin, hayaller kuracaksın ama bu sıkılma durumu anlamsızlığı en kanıtlayan şey olduğunu fark edersin belki, şöyle açıklayayım, eğer bir anlam olsaydı canımız sıkılmazdı çünkü o anlam için yaşardık veya direkt canımız sıkılmazdı çünkü sıkıldığımız anın hatrı sayılır bir değeri ve anlamı olurdu. Her şeyin anlamsız olduğunu deneyimlerden sonra daha iyi fark ediyor insan, eskiden bunun bir anlamı vardı diye, hatta bazen özlem duygu durumuna girme şansı var insanın. Çocukluğunuzdan bir örnek verebilirim, istediğiniz herhangi bir şeyi sahip olmadığınız zamanı hatırlayın, sonra da sahip olduktan hatırı sayılır bir süre sonrasını, o şey sizin için normalleşmiş, sıradanlaşmış bir şeydir artık, önceki heyecanı duyamazsınız. Yani bir şeyi istersiniz, isteğinizi gerçekleştirmeye çalışırsınız ki bu çabalama kısmı en zevkli kısımdır çünkü bu çabadan bir şeyler öğrenebilirsiniz, gerçekleştirirsiniz ve çok büyük bir mutluluk duyarsınız ve belli bir süre sonra bu mutluluk gider ve isteğiniz sizin için normalleşir veya isteğinizin üstüne bir istek gelir. Bunun nedeni zaman ve insanın doğasındaki anlamsızlıktır. Deneyimlere geri gelelim. Bu anlamsızlık farkındalığı aniden insan beyninde parlamıyor, hatta çok fazla deneyiminiz olsa bile fark edemiyor olabilirsiniz. Ama benim için her şeyin ne kadar anlamsız olduğunu tekrar ve tekrar yüzümüze vuruyor. İşe gidiyorum, gündelik yapmam gereken şeyleri yapıyorum, hatta bunları gayet iyi yaptığımı düşünüyorum, sabah kalkınca kendime kahve demliyorum, olabildiğince istediğim zamanda kalmaya çalışıyorum, yani iyice uyumaya çalışıyorum, yemek yemeyi iyi yaptığımı düşünüyorum, ki yemek yemeyi iyi yapmak demek en pahalı olan şeyi yapmak veya bu tarz bir şey değil, yiyeceğim şeyi iyi seçiyorum kendimce, yediğim şeyi defalarca kokluyorum her zaman, ısırdığım zaman tatlarını alabilmek için dilimizin üzerinde farklı açılarda gezdiriyorum, farklı besinlerle kombinlemeye çalışıyorum vesaire. Kendimce iyi yaşıyorum. Romantik ilişkilerimde seviyorum, karşımdaki insanın bana değer verdiğini biliyorum, kaliteli zaman geçiriyorum, yeni deneyimler ediniyorum, iyi olabilecek her şeyi deneyimlemeye çabalıyorum, asla bir etkinlik teklifine hayır demiyorum. Arkadaşlarım var ve hepsini çok dikkatli seçerim; arkadaşım, dostum dediğim herkes zekidir, geliştikleri noktalar vardır ve hayata baktıkları perspektifleri kavramaya çalışırlar hep. Tek başıma yaşıyorum, yüzlerce kitap okudum, kedim var, sadece yirmi yaşındayım gencim, fiziksel özelliklerim iyi. Yani genel bir toplumun algısına göre her şey yerinde, gerçi davranışlarım biraz garip veya anlaşılmaz geliyor insanlara ama bunu bir sorun olarak görmüyorum. Anlamsızlıktan bahsetmeye devam edeyim, ben bu anlamsızlığı her saniye iliklerime kadar yaşıyorum ve tek geçmeyen, değişmeyen, iyi veya kötü diyemeyeceğim çünkü zıttını bilmediğim veya olmayan bir durum. Ben çok değişiyorum, tüm insanlar çok değişiyor, taşınıyorlar, konuşmayı kesiyorsunuz, aylarca birbirinizi görmüyorsunuz Instagram da gönderilerini görünce aklınıza geliyorsunuz, her gün yeni insanlar hayatınıza giriyor. Ve veda ediyorsunuz, sistem böyle işliyor. Romantik ilişkilerde de aynı, iş ilişkilerininde de aynı. Bir müşteri giriyor ve çıkıyor, bir çalışma arkadaşınız giriyor ve çıkıyor, çalıştığınız yer değişiyor, ve bu durumları hayatınızın her yerinde yaşayacaksınız. Her gün yaptığınız şeylerin olabilitesi çok fazla değil, yapabilecekleriniz eksi yapmak istemedikleriniz eski yapmaya üşendiğiniz şeyler, denklem bu kadar basit. Duygularınızı yaşayabilirsiniz, meşale yakarmış gibi her gün tekrar tekrar yakabilirsiniz, ama zamanla bu durum da sıradanlaşır. Her gün yeni bir gün ama aynı gün. Ve insanın en sıkılması anormal olmayan durum ise sistem, en çok sıkılınması beklenebilecek şey bu aslında, sistemi fark edince ilk başta rahatlayabilirsiniz çünkü nasıl bir akışta olduğunu görebilirsiniz, ama biraz daha objektif bakınca her şeyin bir sistemi, bir merkez kodu olduğunu ve bunları anlamakla ilerleyebileceğini fark edersin, bunun bir heycanı yoktur artık, birisine aşık olunca neler olabileceğini fark edersin, çok fazla gezersin yeni bir yer görmek istersin bazi yerleri günlük rutinine katarsin bazi yerler anı olarak kalır ama sonunda her yerin aynı şey ama farklı şekillerde olduğunu fark edersin, estetiklerine bayılırsın falan ama bu gerçeği değiştirmez nereden baktığına bağlı sonuçta. Demem o ki hiç bir şeyin önemi kalmaz artık, belki daha çok bilgi ile bir şeyleri çözebileceğini sanarsın ama bu bilgilerin işlevselliği dah çok canını sıkar, yarın ne yapsam diye düşünürsün ardından ne yaptığının bir anlamı olmadığını fark edersin, bir önemi olmadığını, daha çok düşünürsün , kendi etiğini oluşturursun, kendini tanırsın vesaire vesaire , düşüncelerin oluşur yani. Ama her gün sabah kalkmanın verdiği güzel his yok olur, önemi yoktur çünkü artık sabah kalkmanın, hayatınla yapabileceğin önemli bir şey yoktur aslında, değerli veya bir şeye değer, yada direkt bir anlam, aslında hiç yoktur ama bunu farkedersin bir ara, ne kadar trajikomik! Her şeyi veya hiç bir şeyi yapmak ne kadar mantıklı kendimize sormalıyız . Sabah kalkmamımızın bir değeri olup olmadığını sorgulamalıyız. Zamanımızı ne kadar verimli geçirdiğinizi düşünün, asla bir verimi olamayacak, sabah kalkmanın bir anlamı olmayacak, kendini geliştirmenin, bu hayattaki farklı tatlara ve deneyimlere yönelmenin bir mantığı olmayacak. Hissizleşeceksin, kafana taktığın rutin şeylerin bir önemi olmayacak, şuana odaklanmanın kendini kandırmaktan başka bir şey olduğunu, çünkü sadece şuanın olduğunu ve bunun anlamsız olduğunu fark et. İstediğini yap, hakikat önemli olmayacak, akacaksın zamanda bitecek her şey. Artık hayatımda ki olaylara kafa yormak sıkıcı gelmeye başladı, hiçbir şeyin önemi yok ve olmayacak ama istediğin şeyleri yapmanın değeri de değişmeyecek. Saçma sapan bir ikilemde, kötü bir alışkanlık olan yaşamaya daha fazla bağlanarak veya anlık farkındalıkla yok olma vaktini değerlendirmeye çalışacaksın. Ve bu durum senin için yaşamak olacak.
Sıkılmak
Yayınlandı