Hayatımın varlığını hissetmek benim için yoksunluğumu, yalnızlığımı ve çaresizliğimi duyumsadığım bir hal almaya başladı. Kaybetmeye başladım gerçekliğimi. Silüet gibi yaşıyorum artık. Ne gerçekten gülüyor, ne gerçekten ağlıyor, ne de artık bir şey yapmak istiyorum. Vademi doldurmuş gibi hissediyorum kendimi. Bir tek kendime olan güvenim ve dert ortağım kendim vardım. Onları bile kaybettim. Ne için yaşıyorum, neyi ne için yapıyorum bilemez hale geldim. Resmen kayboldum. Bütün bunlar bir anda olmadığı gibi bir anda da geçip gitmeyecek. Mutlu olma duygusunu çok fazlasıyla unuttum. Ne sevmek ne sevilmek istiyorum artık. Mutluluğu bulacağımı düşündüğüm her şeyi ise elime yüzüme bulaştırıyorum. Yaşamak, düşündüğümden de zormuş. Hayata karşı çok güçsüzüm ve zaten doğuştan şanssızım. Bir tane destekçim olmadı. Ben de zaten olanları yanımda tutma becerisine sahip değilmişim ki bırakma raddesine geldiler elimi. Ne yapmalıyım, şimdi ne olacak. Elimden gelse ölmek isterdim. Umut denen şeyi içimde beslemekten vazgeçtim. Ben kaybolmak istiyorum, sessiz sedasız kimsesiz gibi gözden kaybolmak istiyorum. Çünkü artık hevesim kalmadı, yanlış anlaşılıp durmaktan ve kendimi hep müdafaa etmekten sıkıldım. Elimi bırakınız. Gideyim ben uzaklara. Belki bu sancım biter, belki acım geçer, belki toprak sararsa bedenimi iyi gelecek. Elimde yalnız soğuk taş parçaları olsun. İçim gibi de karanlık bir mezar. Ben artık bunlardan başka bir şey istemiyorum...