Perdelerin arasından sızan güneşle insan uyandı. Yüzüne gelen hüzmeden rahatsız ve bunaldı.
Yüzünü yıkayacak, dişini fırçalayacak. Tertemiz giyinecek. Yol her zaman aynı... Trafik var mı? Varsa yorucu olacak. Yoksa yirmi dakikada iş yerinde. Kahve mi alsa? Kahvaltı da yapabilir. Giyindi insan. Saate baktı, trafik varsa kahvaltıyla zaman kaybedemez. "Kahve." dedi kendine fısıldayarak. "Şimdilik en iyi seçenek." diye devam ederek evden çıktı.
Durakta yine aynı silüetler. Her gün görüyor onları insan, yaşlı biri gazete alıyor yandaki büfeden. Diğeri genç daha... Heyecanlı. Okula mı gidiyor, işe mi? Bilmiyor. Hep orada. Telefonla konuşuyor dün kendisine "Günaydın." diyen adam. Otobüs geliyor, trafik yoğun. Sabah işe gidilen vakitte ne umuyor ki? Trafiksiz işe mi gitti? Yok...
Bir gün olsun tadabilmek isterdi o rahatlığı. Sadece kendisi değil, etrafında onun gibi her sabah aynı meşgaleye düşen herkes isterdi.
Zar zor yetişti iş başı saatine. Durak da uzak iş yerine, yürü babam yürü sabah sabah. Diğer çalışanlara selam veriyor, pek gün aydı sayılmaz onlar için. Herkes suratı asık ve uykulu, kendisi de oturuyor masa başına. Mesaiye girdiler, öğleye kadar paydos yok. Dosya, kâğıt, imza, bilgisayar...
Ne kadar prosedür varsa yapıyor insan. Arada başka çalışanlarla bilgi alışverişleri oluyor, o zamanlar biraz içi ferahlıyor. Konuşacak, muhatabı olacak birileri var. Hep iş, nereye kadar!
Akşam olduğunda mesai bitiyor. Sabah uykulu olan suratı asıklar, bu sefer yorgun suratı asıklara dönüşüyor. Bir bir azalıyor silüetler iş yerinde, o da evine dönmek için çıkıyor. Bir bulantı hâli gibi hayat, rutinin dışına çıkıp dönüşebilecek yeni şeyler arıyor insan. Tılsımını çözebilse mutlu olacağı şeylerin peşinden koşacak. İş onun için mutlu olacağı bir madde mi? Yirmili yaşlarında bu işe ilk girdiği zamanlar için "Evet." diyebilir fakat artık on senedir tek meşguliyetinden sıkıldı.
Durakta indi, sabahki silüetler yok. Onlar dört, beş kişiydi. Bu sefer kalabalık bu durak. Yeni bir yemek tarifi bulduğu için markete gitmesi gerek, heyecanla markete gidiyor. Onu marketin kasiyeri bunca yıl hiç böyle görmedi. Gözleri parlıyor adeta.
Farklılık...
Farklılığın kokusunu alıyor tekdüze hayatındaki mahalle marketinde. Ondan bu neşe.
Yorgun mu? En az diğer çalışanlar kadar. Usanmış mı? Kendine göre herkesten daha çok. Arıyor mu? Yeni olanın peşinde koşuyor. Diğer insanlar da koşar mı? Sorsanız herkes mükemmel bir hayat yaşadığı için sözde hayır, fiilen evet. Eve gitti insan, yemeğini yedi. Televizyon açmak aklına geldi de vazgeçti. Ne diye ağrıtacak gün boyu yorulan başını? Uykuya verdi kendini.
Ertesi gün oldu, her ertesi gibi. Yok, her gün gibi değil bu sabah. Alarmın çalmasına bir saat var ve güneş huzmesi yüzüne vurup onu bunaltmadı. Gölge bu sefer odası. Kahve içmek yerine kahvaltı yapmak çok hoş bir fikir gibi geldi. Güzel ve keyifli bir kahvaltı hazırladı kendine insan. Islık çalarak giyinirken alarma yarım saat olduğunu fark etti.
O zaman otobüse binmek için de erken bir vakit onun için. Çok sıkıldı zaten aynı duraktan, aynı insanlardan. Bir ilerdeki durağa mı yürüse? Mantığına cazip geliyor bu fikir.
Her gün otobüse bindiği durağı pas geçti bugün. İlerdeki durağa yürürken alarmı çalıyor, ne yani bu kadar sonra mı uyanıyordu her gün? Kendisine göz devirdi. Bir çocuk parkının önünden geçerken yeni yürüyen ve düşen bir bebeği izledi. Kahkaha attı uzun zaman sonra sevimli çocuğa. Su kabı boş olan bir sokak köpeğini görüp duraksadı, durağa neredeyse geldi sayılır. Yakındaki büfeden su alıp doldurdu kaba. Suyu içen köpeğin de yüzü gülüyor, başını okşadı biraz. Durağa geldi, farklı insanlar var burada. Bakalım kim genç, kim yaşlı, hangisi heyecanlı? Bir, iki haftaya tanır onları insan. Otobüs gelince o bile farklı göründü kendisine. Sanki her gün binmiyor gibi.
Meğer değişimin, yeniliğin kilidini kendisi attığı kadar o kilidi kırabilmek de insana dair bir meziyet. Silik siluetlerin arasında var olmak zor, kendini kendisine bile görünür kılmak isteği baki. Gölgeler de Pinokyoluk yapıyor, var olmak istiyorlar. Dene insan o zaman, kabataslak çizimini belirginleştir dünya tablosunda. Ne de olsa denemek uğraşı zor da olsa bedava.
Boş Cümleler
2021-08-28T00:11:28+03:00"Meğer değişimin, yeniliğin kilidini kendisi attığı kadar o kilidi kırabilmek de insana dair bir meziyet. Silik siluetlerin arasında var olmak zor, kendini kendisine bile görünür kılmak isteği baki."
Öykünün verdiği mesajı çok sevdim. Sanırım bu kısım en iyi özetleyen parçası🌾