Ne kendimle ne de hayatla barışık biri olageldim. Seneler ilerledikçe bu durumu kabul etttim ve kendimi bir pürüz olarak, ben olarak kabul etmeye çalıştım ve kendime yaklaşma cesaretini gösterebildim. Acıyı daha katlanabilir bir hale getirdi bu fakat amacım acımı tahfif etmek değildi, ona bir anlam yakıştırmak da... Acım vardı, bu kadar. Hakikat ve anlam ise çok farklı, müteal ve aşkın konulardı. Hayatın anlamı acılardır deyip acılarıma beyaz bayrak sallama niyeti taşımıyorum. Tebessüm ile o anlama daha da yaklaşabileceğimi, sükunetin birçok kapıyı araladığını fark eylediğim çağlardayım. Gerçek, hakikat ne peki? Buna gayet mütebessim ve mutlu bir şekilde bilmiyorum diyebiliyorum, şimdilik.