I. Simplicio
Hüznüm öylesine canlıdır ki bu gece
Dilimdeki tüm şarkılar bana sırtını döndü.
Bu gece bir rüya gördüm
Göklerin dört yeli büyük denize saldırdı
Öküzün boynuzu, borazanla sarsıldı
Tüm aşıklar cennetle kandırıldı
-Aşık olmak cennette yıkanmaktır-
Sesleniyorum! Bize kızdı
Cennetin suları kasıklarımda dolaşmayacak mı?
Oysa ki Mısır’ın ilk kuşunu vuran
Kızıldeniz’i altüst edene tapındım
Kandım! Uzatamıyorum kolumu
Akşam yemeğinde güneşi yuttuğumdan
Karanlıkta bulamıyorum yolumu.
Aşkı yaşamak
Ilık bir fundalıkta güvercin okşamak
Ağzımdan akan kıpkırmızı bir nar
Mağripli bir bakirenin karnımı öpmesi
Arenada imparatoru selamlamak
Aşkı yaşamak
Sistina’nın duvarlarında boyanmak.
Sevgili Sagredo,
Bizler, sevgili kullar,
Göğün yedinci katmanında değilsek
Orada hangi mahlukatlar vardı?
Orada olanlar, kitaba el basmadılar mı?
Yıldızlar, Sagredo,
Nasıl bizden yüce olabilir onlar!
Kalbindeki tüm iblis oyunlarını temizle
Yoksa sen de, ey kul
Taby Kilisesi’nde ölümle satranç oynayan adam gibi
-Satrancı sevmem, Sagredo, şeytan işi-
Kalbin için dara düşeceksin
Sonu bir boşluğa düşen dünyanın
Nasıl bir hızı olabilirdi?
Tanrı yalan söylemez
Sen öleceksin
Yakında yenileceksin ve
Cehenneme sürüleceksin
Beni bir ödül bekliyor Babil’deki gibi
O gün gelecek
Tüm ağaçlar boynundan asılacak.
II. Sagredo
Yıldızlar öylesine parlaktır ki bu gece
Aşkın tüm gizemi önüme serildi.
İşte yükseliyor kanımın damlası
Tüm dünya aşka kesilir dudaklarınla
Hasretim öylesine kan kırmızı
Beni asmaya kuruldu engizisyon
Yıldızları kucakladım gözlerimde
Ben aşka değil;
Aşkı yaratan fikre hayranım
Ben, vahyolana değil;
Lehistanlı bir gökbilimcinin ışığıyım
Haşmetiyle parlayan bir güneş
Cebrine tabi olan sanatçıyım.
Aşk, Simplicio,
Süleyman’ın değneğini kemiren ağaç kurdu
Yanaklarda bir pembelik
Belki de bir temizlik utancı
Temiz ruhların çılgın eğlencesi
Kudüs’ün işgalinde başlayan Danyal’ın tüm rüyaları
Sarıyor çehremizi tüm ayetlerin ağırlığı
Oysa
Bizler sayılarda bulduk gerçek tılsımı
Aşkın dudaklardaki tadını.
Yıldızlar, Simplicio,
Onlar da sönerler kalbin gibi
Dünya, sandığından büyük ve görkemli
Sandığından küçük ve değersiz
Bizler, kafanı çevir semaya
Bizler yalnız değiliz
Yakında sen de öleceksin
Tüm bu ayinlerin beyhude olduğunu
Yediğin her parça ekmek ve hakkın
Hatırlanmayacağını bilemeyeceksin.
III. Kardinal Ignatius
Toplandı cehennemin alimleri
Öte diyarda
Bir önder seçilmeliydi
Öne çıktı gökbilimci, gözleri aydınlık
Üzerinde ipekten bir soylu entarisi
Bu yangının içinde, buraya ait değildi saçları
Evreni nasıl altüst ettiğini anlattı
Kilisenin yollarını nasıl unuttuğunu,
Esaret yıllarını ve iblisin oyunlarını
Dünya yuvarlaktır, dedi
Ignatius, yani ben
Öne çıktı
Gökbilimcinin entarisini çıkarıp
Çıplak omuzlarında günahlarını aradı
Yekpare saflıktan başka bir şey göremezsiniz
Varsayımların kullara zararı olmaz, kötü bir adam değildi
Varsayımı Papa lanetlediyse
Varsayım, doğruluğunu kanıtlamıştı
Sen cehenneme geldin
Öyleyse seni lanetleyen Papa da.