Bir çocuk tanıdım burada meydandaki köprüde kalabalığın içindeki yanlız simsiyah gözleri, elleri, ayakları simsiyah. Simsiyah ama gözlerinin içi parlak, çocuk beyaz, pasparlak hem.Bir çocuk tanıdım yerde tanıdım uyurken gördüm hep uyurdu herkes üzerinden geçerdi bakmazdı bile alışmıştı orda uyumasına dalgın ve yorgun uyurdu çocuk kışında orda uyurdu battaniyesi köpeklerdi onlarla uyurdu birbirlerinden güç alarak hem ısınarak uyurdu gözlerinden okunuyordu çocuğun kalbinin saflığı güzelliği peki asıl mesele neydi o çocuğun orda uyumasının suçlusu kimdi annesi mi babası mı yoksa kalplerini körelmiş olan bizler mi?Bir çocuk tanıdım o çocuk bugün o günkü tek parasıyla bisküvisini aldı göz göze geldik bana da uzattı '-yer misin? dedi onun en değerlisi oydu o bisküvisi o beni hiç tanımıyordu bile ben tanıyordum ama biliyordum. O benimle tek yiyeceğini paylaşan çocuk bu dünyanın en güzel yerini hak ediyor ama bizim dünyada şöyle herşeyi varlar düğmesini paylasmazlar en iyi yerdeler.