***


Bedenimi saracak kolların nerede? Bana gelen ayaklarını kim kesti? Kafatasının içinde birikinti ve bu çer çöp, bak: beni nasıl ezdi?!


***


Kalbinin enerjisi Sinek Kuşu kadar diriydi. Neşeli telaşınla dalıma kondun. Endişeli tavrınla kalbini yordun. Bu ikilem içinde bir yanılgıya düştün. Geceleri ölü bir ceset kadar canlıydın. Güneş ne vakit doğarsa, altın ışıkların lanetine kanıp yeni bir yaşamın izlerini kovalardın. Tüm bu fikir ayrılıkların yüzünden bedenin güç arzuluyordu. Gaganı etime saplayıp kanımı emdiğin güne kadar aklım bir karış havadaydı. Kulağıma fısıldayıp beni kandırdığın düşsel yanılgıya düştüm. Bir çiçek olarak tasvir edilmek ne hoştu. Sana güzel kokup, özümü sunmak ne korkunç bir güzellikti. Güç ile dolup taşan bedenin için bir yakıt olmak ne elzem kabustu: Solgun bir aslanağzına bakmak seni korkuttu. Benden nasıl da uzaklaştın.. ölüme benzerliğim yüzünden yaşam felsefene ne tezat bir varlıktım!


Kısacık yaşamında boyundan büyük günahlara kalkıştın. Kısacık yaşamına yalanlar sığdırdın. Peh!


Kızılderili inancına göre; bağlılık, sonsuzluk, şans gibi kelimeler seninle birer çift olurmuş. Şamanizm'de şöyle bir olay vuku bulmuş: Sinek Kuşları, mutlak şekilde yardım etmek ve yol göstermek için bizi bulduklarına inanılıyormuş.

  Geçmiş zaman kipinde vesveseye düşenlerden biriydim sadece. Ve evet, bir yardım bekledim. Kendi içimde derya deniz biriydim. Birazcık sana taşmaksa niyetim, nezaketin kontrbas teli gibi gergin!


"Kuş ölür, sen uçuşu hatırla"