Hep aynı söylemlerden oluşan karmakarışık bir sözlüğüm var.

Hep aynı yakarışlar ve serzenişler...

Kemirilmekten yaprakları delik deşik olmuş çirkin görünümlü sözlük bir tek "çözüm" kelimesini barındırmaz sayfalarında.

Çürüyene, çürütene kadar şikayet eder durur!

Hem kim kemirir yapraklarını kendisinden başka?


Bazen yazılarını birbirine girmiş halde bulurum.

Mürekkepler akmış yahut yazılar gittikçe silikleşmiştir.

Nedir derim bu durumun?

Anlamam ben de çoğu zaman onu,

İnsanın kendini bile anlamadığı zamanlarda olduğu gibi.

Yine de sormaktan çekinmez dilim.

Susar da susar.

Sessizliği, söylenmesinden daha sancılıdır.


Benim sözlüğüm olmasa nasıl duyarım onu?

Sayfalarına bakmak yetmez bazen.

Dinlemek gerekir.


Acı haykırışlarıyla yüzleşmek çok ağırıma gider.

Boğazımda düğüm düğüm olur hıçkırıklarım.

O ise istifini bozmaz,

"Kabulleniyorum. Kabulleniyorum. Kabulleniyorum..." diye sürdürür çığlıklarını.