Sinir harbi içerisindeyim son zamanlarda
Her şeye ve herkese karşı
Bir türlü değişmeyen, dönüşmeyen hayatımın sözde düzenine, hakiki düzensizliğine
Ne yapsam katiyen olmayan tonlarca şeye
Kırılan hayallerime ikame teşkil edebilecek yeni hayaller kurma hevesini içimde bulamamaya
Umutsuzluğa, inançsızlığa
Çare yoksunluğuna
Çare mevcutsa da, benim görüş açımın sınırları dışında kalmasına
İç sesimin lal, gönül gözümün âmâ olmasına
Yolsuzluğa, kılavuz noksanlığına
Derinliğe, karanlığa, karanlığın derin katmanlarına
Sonunda bir türlü ışığı göremediğim tünellerin sevimsiz ve boğucu uzunluğuna
O farazi tünellerin içinde kala kala klostrofobi neydi unutmaya
Birçok şeyin daha iyiye evrilmesini umut ederken, birçok şeyin gitgide daha kötü bir hâl almasına
Kendimi artık hiçbir şeyle avutamıyor ve oyalayamıyor olmaya
Melankolinin yapı ruhsatı almaksızın içimde yuva yapmasına hatta işi gitgide büyütüp havuzlu ve güvenlikli siteler yapılandırmaya başlamasına
Her yeni günün, bir öncekinin talihsiz tekerrüründen ibaret olmasına
Yaptığım hiçbir şeyin, yerini bulamamasına
Makûs talihimi, bu dünyada geçirdiğim yirmi dört yıl artı dört ay eksi beş gün boyunca yenememiş olmamın dayanılmaz hazımsızlığına
''Yeter ki iste. Kalpten istersen olur!'' naraları atıp duran insanların gerçekçilik seviyelerinin eksilerde olmasına ve zehirli iyimserliklerinin içimi kıymasına
Mevsimler değişirken, aylar, yıllar art arda geçip giderken bana eklemlenmiş yalnızlık mefhumunun baki kalmasına
Hiç kimse tarafından hiçbir zaman tam ve doğru, tam olmasa da büyük ölçüde ve doğru anlaşılamamaya
Doğru anlaşılabilmek için, çocukluğumdan başlayarak kendi kendime inanılmaz net, açık ve doğrudan bir ifade biçimi geliştirmek mecburiyetinde kalmaya
Olduğum şeyi maskelemeyi, kendimi farklı göstermeyi tercih etmememe rağmen olduğumdan çok daha farklı algılanma illetinden, ne hikmetse, bir türlü kurtulamamaya
Görece uzun bir süredir uykularımın kaçık olmasına
Uyku noksanlığı ve beslenme biçimimin olanca sapkınlığından cildimin yer yer bozulmasına
Artık hiçbir şey için heves, istenç, coşku ve heyecan duyumsayamamaya
Hiçbir şey için serçe parmağımı kaldırmaya dahi mecalim kalmamasına
Konuşamamaya artık
Susmaya, susmaya ve susmaya
Sadece yazmaya
İstikrarımı ısrar kıyamet sürdürmeyi seçtiğim tek şeyin yazmak olmasına artık
Yakınlık ve sıcaklık hislerinden görece uzun zamandır uzak kalmaya
Diğer birçok insanın olağanı, doğalı hâline gelmiş birçok güzel şeyin benim hayatımda son derece istisnai ve olağan dışı bir yer edinmiş olmasına
Metroda yanıma oturan bir kadının parfüm kokusundan, kendimi bir anda üç dört yaşlarıma ait tatsız bir hatıranın içinde bulmaya
Yaşadığım dairenin ses yalıtımı noksanlığından yan komşumun kendi evinin içinde adımlayışını, kapı ve pencerelerini sertçe kapatışını ve daha nicesini ha bire duymak mecburiyetinde kalmaya
Hava durumu tahmini ile gerçek hava durumu arasındaki tutarsızlığa
Murphy Kanunları’nın beni bir kereliğine dahi es geçmeyip her seferinde üzerime musallat olmasına
Her zaman gitmeyi tercih ettiğim kahve dükkânında her zaman oturmayı tercih ettiğim yeri artık sıkça dolu buluyor olmaya
Bu madde dünyasının, fizik âlemin gerektirdiği birçok prosedürü yerine getirmekte yaşadığım zorluğa
Derin ve yoğun bunalım süreçlerinde, normal zamana kıyasla daha fazla tükettiğim gıda maddelerinin yağ olarak anında vücudumda depolanmasına
-''El insaf!''-
Aynı masada karşılıklı oturmakta olduğumuz bazı insanların sigara içerken dumanını üfleyecekleri vakit, zahmet edip kafalarını az biraz yana çevirmemeleri sonucu benim bir anda pasif içicinin dibi olup çıkmama
Muhabbeti sadece iş, kariyer, para, vasıf, titr ve türevlerinden ibaret olan akrabalarımın onları aramayı tercih etmediğim için bana yılda en az iki kere yaptıkları sitem dolu, iç bayıcı konuşmaya tahammül etme zorunluluğuma
Bir arada olsak ve birbirimizi tanımak adına ortaya belirli düzeyde bir çaba koysak, aslında müthiş iyi anlaşabileceğimizi düşündüğüm insanlarla uzak, alakasız, apayrı yerlerde olup uzak, alakasız, apayrı hayatlar yaşıyor olmamızın içimde zaman zaman, yer yer uyandırdığı hüzün ve burukluğa
Tam tanımadığım lakin inanılmaz benzediğimizi, benzer süreçlerden geçmiş ya da geçmekte olduğumuzu bir şekilde sezdiğim insanlara yönelik ruhumdan, kalbimden derin bir özlem duyumsuyor olmaya fakat bu konuda hiçbir şey yapamamaya
Hep aynı mekânlara gidip, o aynı mekânlarda hep aynı yerlere oturup, o aynı yerlerde hep aynı şeyleri yiyip içecek kadar sabit olmaya
İnatçılığıma, inatçılığıma, inatçılığıma
Şu sabitlik ve inatçılığımı, bu madde dünyasında köklü materyal unsurlar edinme, köklü somut yapılar inşa etme hususunda kullanmakta sınıfta kalmaya
İstemediğim, içimden gelmeyen şeyler için kılımı az biraz dahi kıpırdatamıyor olmaya
Neredeyse her şeyin ama her şeyin kaçınılmaz sonunun, benim kendimi geri çekmeme ve kendi mağarama çekilmeme dayanıyor olmasına
Ve daha nicesine
Karşı
Sinir harbi içerisindeyim son zamanlarda...
Berilnaz Baş
2024-04-20T23:23:30+03:00Çok teşekkür ediyorum güzel dilekleriniz için, çok naziksiniz, sağ olun😊🙏🏼🍀🌈 @ArdıçGölgesi
Güz
2024-04-20T21:55:00+03:00Umarım paylaşmadan da anlaşıldığı ve istediğinuz şekilde yanıt veren insanlar artar. Eleştiriye ve yanıtlara herkes farklı tepki veriyor. Tavrımız alırken de vericiyken de farklı. Yetersiz olduğunu düşünmüşümdür hep zaten ama ilişmek beni gerer genelde. Sanırım bu yüzden bu şekilde ifade etmemeyi seçiyorum ama düşününce yanıtınızı da sevdim. Denk geldiğime sevindim🌿. Şimdiden sağlıklı keyifli dilediğinizce geçen bir yaş olsun🌸🌻✨️
Berilnaz Baş
2024-04-20T16:09:11+03:00Öncelikle çok teşekkür ediyorum düşüncelerinizi ve hislerinizi benimle paylaşmayı seçtiğiniz için🙏🏼 Ortak hislere, ortak hâllere bir şekilde temas edip paylaşarak kendimizde olanların yansımalarını başkalarında da görebilmek oldukça kıymetli diye düşünüyorum.
Sorunuza gelince; koşulsuz, şartsız iyicil cümleler yerine çok daha geniş bir perspektiften, objektif bir biçimde bakılarak saptanan pek çok olasılığın gayet olağan, doğal bir biçimde ifade edildiği, gerçekçi cümleler duymak isterim diye düşünüyorum. Yani şunun gibi: “İstediklerin gerçek olabilir elbette, bu mümkün fakat gerçek olmayabilir de, bu da mümkün ve bunda bir sorun yok. Olasılık dahilinde o da mümkün, bu da mümkün ve şu da… Her zaman gerçek olmaz dilediklerimiz ve bu, dünyanın sonu olmak zorunda değil.” Yani yeter ki körü körüne, sadece pozitife tutunularak ve diğer birtakım tezat olasılıklara kör kalınılarak, gerçekçilikten uzaklaşılarak moral verilmeye çalışılmasın🙈 “Pozitif/Olumlu” etiketi yapıştırabileceğimiz şeyler de bu hayata dahil, “Negatif/Olumsuz” etiketi yapıştırabileceğimiz şeyler de… Lakin yeter ki optimistliğin/iyimserliğin suyu çıkarılıp, mevcut diğer olasılıklar sırf daha negatif/olumsuz diye gerçekleşme ihtimalleri hiç yokmuş gibi gerçekçi olmayan bir tavır takınılmasın. Çünkü örneğin bana bu şekilde yaklaşıldığında; elbette karşımdaki kişinin niyetinin iyi olduğunu fark ediyorum ve bu da başlı başına çok kıymetli fakat bana gerçekçi bir bakış açısı sunmadığından çözümcüllük de eksik kalabiliyor ve birbirimizi sadece kandırıyormuşuz gibi hissediyorum, bu da benim içime sinmiyor, benim içim bunu almıyor.
Bu arada tüm bu ifade ettiklerim, elbette tamamen benim kendi bireysel düşüncelerim. Hiç kimse bu doğrultuda düşünmeyi ve yaşamayı seçmek mecburiyetinde değil ve bunda hiçbir problem yok elbette benim açımdan da. Saygı duyuyorum😊 Umarım merak ettiklerinize, kendi perspektifimden doyurucu yanıtlar verebilmiş ve umarım kendimi, gerçekten hissettiğim ve düşündüğüm doğrultuda anlaşılabilecek biçimde ifade edebilmişimdir.
Çokça sevgiler🍀🌈🙂 @ArdıçGölgesi
Güz
2024-04-20T15:46:32+03:00Yazdığınız için teşekkür ediyorum. Tuhaf bir şekilde sabit ve inatçılık kısmı baskın biri olarak ve hatta yaş ile ilgili çizgiye kadar anlatmak istediklerime dokunuyor cümleleriniz. Tanışıyormuş veya benzetiyormuş hissiyle doldum. Geçen yazınız ve bir de bu. Sonra kendime sordum çeliştiğimiz yerde ve karşımdakine o cümleleri vermezsem ne verebilirim diye düşündüm. Hayaller gerçek dışı iyimser cümleler ve bazen inandığım o cümleleri vermezsem nasıl eşlik edecek yüzü bulacağım kendimde. Sonra tekrar sormak istedim bubkez size elbette. Peki o cümleler yerine ne duymak istersiniz?